Yazılarım

İstanbul geceleri | Arabalı gecelerde onlar ayılmak ister sen bayılmak

Uyuyan içinizden uyumayan şehre doğru bir yolculuk başlar. Ve kocaman uykusuz şehrin tek dostu sen olursun eğer barı, pavyonu, sokakları dolduran ayyaşları saymazsak ve arabada İstanbul geceleri başlar.

Sabaha kadar arkadaşındır İstanbul, sadece seninle konuşur kaldırımlar, trafik ışıkları ve işkembeci kaşıkları. Sabah oldu mu seni tanımaz İstanbul, fazlasıyla kalabalıktır. Ve bunları kimse bilmez milyonlarca insan uyuyordur.

Yollarda yalnız sen!

Yollar bomboştur, tüm şeritler senin, İstanbul’un en güzel saatleri. Aslında benzin bitmeyecek olsa sabaha kadar turlamak ister insan. Eğer uyumaya niyetin yoksa arabayı beleş bir parka çekip 24 saat yaşayan Beyoğlu, Taksim’e gidebilirsin. Oradaki sarhoş, keş, karanlık kalabalıklar ve duman altı insanları bile yalnızlıktan iyidir.

Arabada İstanbul geceleri! Güneşten saklananlar!

İskiklal’in geceleri ve gecelik sokak sakinleri bir alemdir, hepsi bir roman hepsi ayrı bir dünya ve hepsi Güneş’ten saklanırlar.

Açı, kapkaççısı, keşi, leşi, hafif kadını, kilolusu, mankeni, sokak çocuğu  ve hepsi kendi içinde sanatçıdır, ünlü ve patron. O sanat eseri binaların arasından akıp giderler.

Hepsi kendi dünyasında dümenini döndürür o kadar kalabalık, karışık ve dalgalıdır ki sokak, her şey bir şeylere benzer karışıp, kaynayıp akıp gider.

Arabada İstanbul geceleri! Gecenin 4’ü.

Ve bunları izlemek çok keyiflidir, yüksek bir kaldırımdan gecenin dördünde. Ayyaşlar yıkılmışken önünde, çamur, çöp içinde emeklerken bir sokak delisi, bir keş cigarsına asılıp ciğerinin derinliklerinde mutluluğu ararken…

Maceranın sonrası arabada bayılıp, sızıp kalmaktır ama bunun için güvenli bir yer bulmalı. Bir polis karakolu en güvenli yerlerden biridir. Önüne arabayı çeker ve uyumaya çalışırsın.

Polissiz olmaz,

Polis hem çekindiğin hem de vazgeçemediğin bir dosttur, geceleri gündüze bağlarken sokakta.

Ama polis karakollarının önü sabaha kadar bitmeyen telaşlı bir trafik içindedir. Yaralananlar, şikayetçiler, hayat kadınları, hırsızlar, arsızlar gündüzü aratmayan bir trafik yaratırlar.

Arabada İstanbul geceleri,

Bu cümbüşte uyuyamayıp iki kıpırdadın mı polis yanına gelir.

– Polis: “Burada bu saatte ne yapıyorsun?” der. Omzundan sarkan akrep’e nazaran son derece nazik bir tavırla.

Sen de derdini anlatıp başını derde sokmaktansa:

– “Bir arkadaşı bekliyordum, hemen gidiyorum.”  dersin.

Ve sonra korku ve saygıyla yol alırsın bir sonraki istasyonda, seni bekleyen gecenin uyumayan yanına. Devam edecek…

{ “Son Cariye” adlı kitabımdaki “Arabalı Sokak Çocuğu Fatima” adlı öykümden alıntılar ( 20 ) }

Semih Bulgur

l am a knowledge worker who works hard to make you informed about original knowledges from international sources!

İlgili Makaleler

Reklam Engelleyici Algılandı

Merhaba. Sitemiz yoğun bir emeğin ürünüdür! Sitede dolaşmak için lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatın. Please Close The Ads Protector.