30 Ağustos Türklerin Büyük Zaferi | Türk tarihinin en önemli köşe taşlarından biridir. Kendi yurdunda tutsak alınmak istenen Türk ulusunun, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, her türlü olanaksızlığı aşarak tek yumruk olup, yeniden dirilmesidir.
30 Ağustos; ORDU 326 YIL SONRA İLK KEZ
TAARRUZETTİ
Büyük Zafer, Türk insanının yeniden özgüven kazanmasını sağladı. Türk ordusu, en son 1596
yılındaki Haçova Meydan Muharebesi’nde düşmana taarruz etti. Aradan geçen 326 yıl boyunca sürekli savunmada kaldı.
Falih Rıfkı Atay’ın, ‘Çankaya’ kitabında, “Türk Ordusu’nun bir taarruz savaşına giremeyeceği fikri, bizim kuşağımız için değişmez gerçeklerden biriydi… Ordumuzun kahramanlığına bel bağlardık; fakat onun ancak dayanma mucizeleri verebileceğini
sanırdık” şeklinde dile getirdiği gibi.
Bu algı, 30 Ağustos 1922’de, bir daha hiç geri gelmeyecek şekilde yıkıldı. Tarihçi Isaiah Friedman’mşu ifadesi de bunun kanıtıydı:
“Türkler, çok büyük bir zafer elde etti. Yunan ordusunu bekleyen bozgun, Armageddon savaşı
boyutlarındaydı. Dört gün içinde bütün Yunan Küçük Asya Ordusu ya yok edildi ya da denize döküldü.”
30 Ağustos; CUMHURİYETE GİDEN YOL AÇILDI!
Büyük Zafer ile sadece düşman denize dökülmedi. Aynı zamanda Cumhuriyet’e giden yol ve
Türkiye’yi uygar uluslar düzeyine çıkaran devrimlerin kapısı da ardına kadar açıldı.
Uygarlık yolunda yeni zaferlere doğru yol alındı.
TABUTLARINI KATİLLERİNİN
KAFASINA GEÇİREN TÜRKLER;
Bu zafer, dünya üzerinde ezilen tüm uluslara esin kaynağı oldu. Emperyalizme karşı direnç
geliştirmelerini sağladı. Onları, tam bağımsızlık yolunda cesur adımlar atmak konusunda
isteklendirdi. Türklerin elde ettiği büyük zaferi kutlayan HindistanBağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideri Mohandas Karamçand Gandi, o günlerde ülkesindeki işgalcilere şöyle
meydan okuyordu:
“Haydi, beni bir daha tutuklayın İngilizler! Ama tutuklamak ve öldürmekle iş bitmiyor. İşte, öldü sanılan Türkler, cenaze törenleri için hazırlanan tabutlarını katillerinin başlarına geçirdiler.” Mohandas Karamçand Gandi
BÜTÜN ESİRLER DÜNYASININ
ZAFERİ;
Pakistan bağımsızlık mücadelesinin önderi ve kurucu devlet başkanı Muhammed Ali Cinnah, Türk zaferinden aldığı cesaret ile düşmanlarının yüzüne şöyle haykırıyordu:
“İngiliz hükümeti, barış için Mustafa Kemal Paşa’ya yardımcı
olabilirdi. Ama olmadı. Tersine,savaşı körükledi. Biz Hint
Müslümanları, o kazansın diye,durmadan dua ettik. Şimdi de
kazandığı için Allah’a hamd ediyoruz. Kazanan yalnız Mustafa
Kemal Paşa değildir, bütün esirlerdünyasının zaferidir bu. Zindabad (Yaşasın) Mustafa Kemal!” Muhammed Ali Cinnah
HAZIRLIKLAR ÇOK GİZLİ
YÜRÜTÜLDÜ;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20 Temmuz 1922’deki oturumunda kendisine 4. kez Başkomutanlık yetkisi verilen Gazi Mustafa Kemal, taarruz kararını Haziran ayında aldı. Büyük Zafer’e giden yolda hazırlıkları çok gizli yürüttü. İngilizlerin, Yunan ordusunu donattığı keşif uçaklarına karşı birlikler, cepheye gece yürüyüşüyle gittiler. Ordu, gündüz kendini kamufle etti. Gecenin zifiri karanlığında atların ayaklarına çaput geçirerek, ses çıkaran her şeyi sıkı sıkıya bağlayarak, hiç bir surette ışık kullanmadan günlerce Afyon’a doğru zorlu bir arazide yol aldılar.
Taarruz Malazgirt Zaferi’nin 851. yılında başladı!
Taarruz tarihi Türklerin Anadolu’yu yurt edindikleri Malazgirt Savaşı’nın kazanıldığı günde gerçekleşti. Böylece ülkemizi paylaşma hayalleri kuran emperyalist güçlere Malazgirt Zaferi’nden tam 851 yıl sonra, Anadolu’nun Türklerin kalıcı yurdu olduğu mesajı verdik.
Sis nedeniyle saldırı gecikti!
Saldırı sabahın erken saatlerinde başlamazsa bir ulusun, eşi benzeri görülmemiş bir fedakarlıkla, elde avuçta ne varsa vererek kurduğu son ordusu, istenen zafere ulaşamayabilirdi. Gazi Mustafa Kemal çok gergindi.
Sarışın bir kurda benziyordu ve mavi gözleri çakmak çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar eğildi durdu. Bıraksalar ince uzun bacakları üzerinde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak. Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.
Nazım Hikmet (Kuvayı Milliye Destanı)
30 Ağustos: Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!
Derken sis dağılmaya başladı. İngilizlerin 6 ayda geçilemez, dedikleri savunma hattını, 6 saatte aşmaktaydılar. Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat yönettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi düşmanın sonu olmuştu!
Gazi Mustafa Kemal’in ” Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, ileri” komutuyla 9 Eylül’de İzmir’e giren birlikler, düşmanı tamamen yurttan attılar.
Büyük Zaferin Büyük Kadınları;
Türk kadının zaferde payı çok büyüktü. Saldırıya hazırlık sürecinde yemenisini yırttı, askere giysi dikti. Çocuğunun ağzına verdiği yemekten kıstı orduya gönderdi. Sırtında mermi, kucağında bebeği orduya cephane taşıdı. Aralık 1921′ de kullandığı kağnının kara saplanması nedeniyle, sırtında bebeği ile ayakta donarak can veren Şerife bacı gibi…
Geyve, Sakarya, Gediz ve İnönü savaşlarında yer alan on başı Nezahat, erkeklerin önünde savaşarak şehit olan Gördesli Makbule, Gazi çavuş kara Fatma, Gazi Binbaşı Ayşe düşmanın Aydın’dan çıkarılmasında görev alan, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi Çete Emiri Ayşe ve pek çokları gibi…
Bayrak Bir Ulusun Şerefidir!
Zaferin ardından Atatürk İzmir’e geldi. Konaklamak için daha önce Yunan Kralı’nın kaldığı Karşıyaka’daki İplikçizade Köşkü’ne gitti. Köşkün merdivenlerine serilmiş Yunan bayrağını gördü. Daha sonra şaşırmış bir şekilde etrafındakilere sordu!
– Nedir bu?
– Yunan Kralı bu eve girerken bu basamaklarda Türk Bayrağını çiğnemişti, Paşam! …
– Hata etmiş! Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak bir ulusun şerefidir, ne olursa yerlere serilemez ve çiğnenemez, kaldırınız!
Helal Sana Mustafa Kemal Öz.
