Yazılarım

Otostopçu kızlar! Onlar hiç doğurmayacak ve onları kimse doğurmadı!

Otostopçu kızlar bir kaç metre ileride duruyorlar, ponpon kızlar gibi elleri havada ve her yerleri sallanıyor. Yol kenarı yanıyor kızlar o biçim güzel…  Biri sarışındı eli belinde havalı, kafası öndeyken bile kibirli ve tehlikeliydi.

Ve güzelliğinin, kirpiklerinin ucuna kadar farkındaydı. Beline kadar çıkmaya çalışan kısacık şortundan, aşağıya doğru incelen uzun bacakları vardı. Beline kadar büklüm büklüm dalgalanan mavi gölgeli sarı saçlarını, yüzünün ak pak parıltısını kendisi yaratmış gibiydi.

Ölümcül kibir ve otostopçu kızlar,

Burnu büyüklük mü yapıyordu teşhirci pozlarıyla yoksa yücelerden mi olmuştu, kodaman cücelerin bile korona virüsünü tattığı şu yalan dünyada…

Bilmediği başka şeylerde vardı ama öğrenecek çok vakti kalmamıştı, elliyle belini sıkıp balon gibi kalçasını çıkartarak durmam için el sallarken.

İkinci kalp yarası mı?

Onları arabaya aldım beni öldürecek kadar güzel ve tatlıydılar. Ve ellerinden düşürmedikleri akıllı telefonlarda, onlara akıl veren iki erkek arkadaşları vardı. Kalbimin zarı yeni iyileşmişken ikinci bir deliği kapatamazdı.

Şen şakrak neşeli, öz güvenli, umursamaz, rahat ve davetkar tavırları vardı. Hayatın daha başında olan, emeklemeyi bile bilmeyen ama kedilerini profesör sanan üniversite öğrencileriydi onlar.

Otostopçu kızlar! Onlar gibisini kimse doğurmadı!

Onlar için her ışık yeşil, acılar önemsiz, onlar hep genç kalacaklar, asla saçlarını kestirmeyecekler, dövmeleri asla çürümeyecek toprak altında, asla etek giymeyecekler, göbekleri hep açık kalacak, göğüsleri sarkmayacak, kimseye bağlanmayacaklar, onlara dokunan yanacak, hiç doğurmayacaklar ve onlar gibisini hiç kimse doğurmadı.

Bir zamanlar benim de başımı döndüren üniversite yılları işte…

Onları, alabildiğine yemyeşil bir vadinin ortasında, koyu mavi bir denizin uzandığı, minik sevimli bir bahçede çay içmeye davet ettim. Sarışının burnu büyüyüp sivrildi ve dikleşti.

Otostopcu kızlar
Otostopcu kızlar

Aynı hikaye!

“ Şey bizim randevumuz vardı, şu ilerde ki kavşakta bizi bıraksanız daha iyi, oradan bizi alacaklar.” dedi. Belli ki beni bırakıp playboylarına gideceklerdi. Onlarla uçup gideceklerdi, başka semtlerde ki başka alemlere yada benden kurtulmak için bir bahaneydi.

Otostopçuların sonu ve geri dönüş,

Onların parçalarını bir dere kenarına bıraktım. Orada alacalı davarlar, tek başına duran bakanlara mutluluk veren sarı lekesiz bir inek, çayır çimen, böcekler ve kırmızı gözlü aç köpekler vardı.

Ve İstanbul sokaklarına geri döndüm. Siren sesleri canavar düdüğü gibiydi, polis arabaları sinsi ve ben daha gizli, daha sessiz daha tehlikeliydim.

semihbulgur.com

Semih Bulgur

l am a knowledge worker who works hard to make you informed about original knowledges from international sources!

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Adblock Detected

Merhaba. Sitemiz yoğun bir emeğin ürünüdür! Sitede dolaşmak için lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatın. Please Close The Ads Protector.