Tarih

Hırka-i Şerif ve Osmanlı | HANEDANA YASAK peki onu kim hak ediyor

Hırka i Şerif ve Osmanlı | HIRKA-İ ŞERİF HANEDANA YASAK, Hırka-i Şerif, Peygamber efendimizin (s.a.v) Topkapı
Sarayı’nda altın ve gümüş sandık içerisinde muhafaza edilen hırkasına verilen isimdir.

Hırka i Şerif SUYUNUN RAMAZAN-I ŞERİFTE
HÂNEDANA TAKSİM EDİLME YASAĞI

Yazdığı güzel kasidesinden dolayı, Eshâb-ı kirâmdan Ka’b ibn-i Zübeyr’e, Peygamber efendimiz (s.a.v) tarafından hediye edilmişti. Asırlardan beri İslâm devletleri tarafından büyük bir itina ile saklanan Hırka-i Saâdet, Mısır’ın fethi üzerine Mekke Şerifi tarafından diğer mukaddes emanetler ile birlikte Yavuz Sultan Selim Han’a teslim edildi.

HIRKA-İ ŞERİF HANEDANA YASAK,

Bunun sebebi, hırkanın halifelik alâmeti sayılmasıdır. Yavuz Sultan Selim Han’ın Misır’dan İstanbul’a getirdiği mukaddes emânetler, bir müddet Topkapı Sarayı Harem Dairesi’nde kaldı. Daha sonra Topkapı Sarayı’nda
Hırka-i Saâdet Dâiresi yaptırılarak orada muhafaza edilmeye başlandı.

Her yıl Ramazan ayının on ikinci günü Hırka-i Saâdetin içinde bulunduğu sanduka, Revan Odası’na taşınır, umûmi bir temizlik yapılır; bu arada duvarlar gül suyu ile yıkanır, öd ağacı ve buhurlar yakılır, dairenin direkleri cilâlanırdı.

Kutsal emanet,

Ramazanın 15. günü devlet ileri gelenleri, âlimler, yeniçeri ve sipahi ağaları, Bäbüssaâde önünde öğleden önce toplanırlardı. Sadrazam, Ayasofya Câmii’nde şeyhü’l-islâm ile birlikte namaz kıldıktan sonra, alay halinde Arz Odası’na gelirlerdi.

Padişah ile beraberindekiler de Hirka-i Saâdet Dâiresi’ne gittitikten sonra. Yeşil ipek kadifeden som sırmalı, ince işlemeli enli bohçaya sarılı. Altından yapılmış olan Hırka-i Şerif’in bulunduğu bu çekmece. Padişahta bulunan altın bir anahtar ile açılır ve Hırka-i Saadet ortaya çıkarılırdı. Bu işler yapılırken, padişahın birinci ve ikinci imamları ile has o da imamı. Ve ayrıca güzel sesli müezzinler, Kur’ân-i Kerim okurlardı.

Önce padişah, sonra işaret ettiği kimseler sıra ile Hirka-i Saadet’e yüzlerini ve ellerini sürerlerdi. Hırka-i Şerif saygılar ve hürmetle öpüldükten sonra. Altın bir tas içindeki suya batırılarak yıkanır. Daha sonra bir kap içinde yakılan ambere tutulup kurutulurdu. Altın tastaki su da, şişeler içindeki sulara bir kaç damla taksim edilirdi.

Hırka bahane içindekidir dost,

Şişelere taksim edilen su önce hanedana, saray erkanına ve sair hizmetkårlara özenle dağıtılırdı. Kaynaklarda bu adetin sahabe dönemine kadar gittiğine dair rivayetlere rastlamak mümkün.

Meselâ Hazreti Ayşe’nin kız kardeşi nezdinde Peygamberimizin, (s.a.v) bir hırkası muhafaza edilir. İnsanlar hastalandıkları zaman rica edip hırkanın ıslandığı su ile Cenab-i Hak’tan şifa talep ederlermiş.

Aynı şekilde Ömer ibni Abdülaziz de Peygamber Efendimizin (s.a.v) yorgan olarak kullandığı ve üzerine teri sinmiş bir örtüyü su içinde ıslatıp bu su ile yıkanır ve iyileşirmiş.

Din istismarcıları,

Sultan İkinci Mahmud, şişelere doldurulmuş sade suların aktarlarda Hırka-i Saadet suyu diye yüksek fiyatla satıldığını haber alır. Daha sonra hem bu olayın suiistimal edilmemesi. Hem de bu sahtekarlığın önüne geçmek için harekete geçer. Ayrıca hem de bu tarz bir ziyaretin Hirka-i Saadet’e zarar verdiği düşüncesiyle. Bir önlem alır ve o günden sonra Hırka-i Şerif suyunun dağıtılmasını kaldırmıştır. Bunun üzerine üzerlerinde Seyyid Şeyhü’l-islâm Arif Hikmet Bey’e ait olan beyitlerin yazılı olduğu tülbentleri. Hırka-i Saadet’e sürüp, ziyarete gelenlere dağıtmaya başlamışlardır.

Günümüzde belli bazı ailelerin elinde ya da koleksiyonlarda saray merasimlerinden yadigar destimallere rastlamak mümkündür.

Related Articles

Adblock Detected

Merhaba. Sitemiz yoğun bir emeğin ürünüdür! Sitede dolaşmak için lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatın. Please Close The Ads Protector.