Sağlık

Şeker hastalığı ve beslenme, proteinler, yağlar, tahıl, vitaminler, meyveler!

Şekerde beslenmenin önemi!

Şeker hastalığı ve beslenme, proteinler, yağlar, tahıl, vitamin, meyveler | Şeker hastalığı ve beslenme rejimi aslında tedavinin ve korunmanın temelini oluşturur. Şeker hastalığı veya çok kullanılan diğer adıyla diabet, vücutta şekerlerin iyi kullanılamamasından doğan bir hastalıktır.

Table of Contents

Şeker hastalığı ve beslenme: Kan şerbeti,

Kan şekeri iyi yakılamazsa ne olur? Bu durumda kanda şeker yükselir, kan şekeri yükselince kan koyulaşır. Şuruplaşan kanın sudan daha yapışkan ve ağır olduğunu biliyoruz.

Kan şekeri artarak koyulaşınca, böbreklere fazla şekerli kan gider. Böbreklerden süzülen şekerli idrar, kanın suyunu da böbrek ve idrar yollarına çeker. İdrar fazlalaşır, idrar fazlalaşınca su kaybı olur.

Su kaybı ağzı kurutur. Böylece çok su içilir. Şu halde, bu sıralamayı tekrar gözden geçirelim.

Şekerin iyi yakılmaması, kanda şeker birikmesi, kan koyulaşması, idrar artması, su kaybı, susama, fazla su içme. Böylece şeker hastalarının neden fazla su içtiklerini, neden fazla idrar yaptıklarını kolayca anlamış bulunuyoruz.

Şeker hastalığı ve beslenme: Şeker işetir ve susatır,

Bazı şeker hastaları, kan şekeri iyi ayarlanarak idrarları azaldıktan sonra hastalığın geçtiğini sanırlar. Perhizi ve ilaç almayı bırakarak hastalıklarını tekrar şiddetlendirirler.

Oysa hastalığın temelinde şekerlerin iyi kullanılmaması vardır ve genellikle hastalık başladıktan sonra, bu “İyi yakılmama” kusuru hiçbir zaman ortadan kalkmaz.

Şeker hastalığı ve beslenme rejimi;

Ömür boyu tedavi,

Hastalık sürdüğü halde, ilaç alındığı ve rejim yapıldığı için kanda şeker birikmez. Kanın koyuluğu azalır ve su kaybı da azalır. Şu halde hastalık tedavi edilmekteyken, belirtilerin azalmasına aldanarak hastalığın geçtiğini sanmak, boş yere zaman kaybına ve hastalığın şiddetlenmesine yol açar.

Şeker hastalığının tedavisinde devamlı dikkat şarttır!

Hastaların birçoğu, kan şekerine baktırma olayını öğrencilik yıllarındaki sınavlar gibi görürler. Mesela, 29 gün perhiz yapmayıp, şeker tayin gününden bir gün önce, tam açlığa yakın bir rejim yaparlar.

Tabir yerindeyse kampa girerler, ertesi gün düşük bir kan şekeri sonucu alınırsa, sınavı başarıyla atlatmış bir öğrenci gibi sevinirler.  Ve yine keyiflerine bakar ve bir ay için perhizi unuturlar. Ertesi günlerde kan şekeri tekrar yüksek gider yüksek olan kan şekeri, damarlara, sinirlere ve böbrek dokusuna bütün zararlarını gösterir.

YAĞLAR:

Şekerde beslenme yağlar ve öteki besinler konusunda ilk başlığımız yağlar. Yağlar, yalnız yağ adıyla bildiğimiz zeytinyağı, tereyağı, ayciçeğiyağı vb. gibi degil, ceşitli besinlerden de alınır.

Örnek olarak, et, fındık, zeytin gibi yağ aldığımızın farkında olmadan yediğimiz yağlı besinler de vardır. Yağların hayvansal veya bitkisel kaynaklı olduklarını açıklamıştık.

Yağlar her zaman kötü mü?

Günde 2000 kalori alınacaksa, bunun 700-800 kalorisi yağdan alınabilir. Yağlar kesilse de, fazla kalori alınması yine kalp hastalığı olasılığını arttırır.

Zeytinyağı hastır.

Demek ki, sadece yağların suçlanması ve yağların sıfıra indirilmesi yerine, günlük ihtiyaç kadar yağ alınmalıdır. Damar sertliği hastalığında yalnız bitkisel yağlar yenmelidir şeklinde bir şart
da yoktur. Damar sertliğinde ve şeker hastalığında, kısıtlı olmak şartıyla hayvansal yağlar da kullanılabilir.

Şeker hastalığı ve beslenme, yağlar ve öteki besinler;

Zeytinyağının çok elverişli ve iyi bir yağ türü olduğunu da söyleyelim. Yağın bir gramı 9 kalori verir demiştik. Şu halde, günlük beslenmede 100 gram yağ, 900 kalori demektir. Tabii, bu 100 gramın hepsi yemeğe katılan yağ olmayıp, ette, peynirde, yoğurtta bulunan yağda bu hesaba dahildir. Bu miktarda yağdan söz ettiğimize şaşırmayınız.

Konumuz zayıflama veya kalp hastalığı diyeti değil de dengeli beslenme sınırlarında olduğundan, yağ kısıtlayan rejimleri henüz söz konusu etmiyoruz.

Şeker hastalığı ve beslenme
Şeker hastalığı ve beslenme!

Zayıflama ve dengeli beslenme farklı şeylerdir.

Yağ yaygınlıkla kullanılan bir madde olduğundan, fiyatından asiditesine kadar halk sağlığı konusudur ve kontrol altında olması şarttır.

ÖTEKİ BESİNLER:

Bazı besin maddelerini sınıflama dışı bırakarak ayrı ele almak uygun olur. Yumurta bunlardan biridir. Kırsal bölgede yaşayanların kendi ürünleri olarak çocuklarına hayvansal protein verme imkanlarından biri süt-peynir ise, diğeri de yumurtadır.

Yumurta genellikle 50 gram sayılır, 50 gramlık bir yumurtada yaklaşık 6 gram protein, 6
gram yağ vardır. Bu da yaklaşık 75-80 kalori demektir. Yumurta akı sadece protein kaynağıdır. Sarısında hem lipidler (kolesterol) hem de protein bulunur. Kolesterol bulunan kısmı sarısı olduğundan, yumurta akı protein kaynağı olarak ayrıca da verilebilir.

Şeker hastalarında et ile beslenme mutlaka diyetlerinin bir kısmında bulunmalıdır. Etin diyette hangi oranda yer alacağı uzman doktorların tavsiyeleri ile belirlenmelidir.

Et ve et ürünleri,

Et çeşitleri beslenmede önemli yer tutar. Kasap etleri, kümes hayvanları etleri, balık ve deniz ürünleri, av etleri gibi gruplara ayırabiliriz. Ette protein %20 oranındadır. Yağsız etlerde bile %5-10 dolayında yağ bulunur. Yağ oranı, etin yağlı oluşuna göre değişerek %50’ye ulaşabilir.

Karbonhidrat ise etlerde önemsiz derecededir. Etler protein kaynağı olarak bilindiklerinden, daha önce de değindiğimiz gibi, kuru fasulyede, soya fasulyesinde etten daha fazla protein bulunuşu bizi şaşırtabilir.

Otta protein daha fazla,

Gerçekten de bitkisel kaynaklı protein, bazı bitkilerde etten daha çok bulunur. Bu bitkisel besinlerin beslenme rejiminde makarna ve pilavdan daha fazla yer alması uygun olur. Ancak bir kez daha vurgulayalım: Vücut için değerli bazı amino asidlerin alınması açısından, bitkisel proteinlerle beslenme yanında süt, peynir, yoğurt, yumurta, et gibi besinlerin aralıklı da olsa sofraya gelmesi gereklidir.

Domuz eti daha mı iyi?

Balık, tavuk gibi et cinsleri arasında besleyicilik bakımından buyük farklar yoktur. Balık, tavuk gibi etler arasında ayırım yapılmamalı.

Beslenme tavsiyelerinde bölgenin ve bireyin mali imkanlarını daha çok düşünmek gerekir.

“Domuz eti yeseydik daha iyi beslenme imkânları olurdu”, gibi sivri ve halkı yaralayıcı lüks konuşmalara da gerek yoktur.

Beslenme, yalnız biyolojik olmayıp, insanla ilgili bütün konularda olduğu gibi aynı zamanda bir kültür sorunudur. Hayvancılık ve beslenmeyle ilgili diğer gelişme ve geliştirme yollarını bir ke-
nara bırakıp domuz etinin beslenme değeri üzerinde tartışma açmak, yerilecek bir davranıştır.

Şeker hastalarında et ile beslenme,

Soru: Yağsız sığır etinden 100 gram kullanılarak yapılan bir ızgaradan kaç kalori alınmış olur?

Cevap: 100 gram etle 20 gram protein ve et yağsız da olsa yaklaşık 10 gram yağ alınır. 20 gram protein 20×4=80 kalori, 10 gram yağ ise 10×9=90 kalori verir. Toplam 170 kaloridir.

Fakat yine de hatırlatalım ki, beslenmenin amacı yalnız kalori almak değildir. Beslenme rejiminde et veya protein bulunmasını, kalori hesabını tamamlamak için değil, dengeli beslenme sağlamak için gerekli görüyoruz.

Şekerde beslenme kuru meyveler süt peynir diğer önemli besin guruplarından biridir. Tüketilme sıklığı ve miktarına göre faydaları da zararları da olabilir!

1-KURU MEYVELER:

Kuru incir, kuru üzüm, kuru erik, kuru kayısı ve hurmada %2-3 protein ihmai edilecek kadar yağ ve % 40-70 kartbonhidrat bulunur.

En fazla karbonhidrat ihtiva eden kuru meyve hurmadır (%70). Fındık, badem, fıstık, cevizde %15-20 dolayında protein, %40-60 yağ ve % 15 kadar Karbonhidrat vardır. Bu gruptan kestanede en fazla Karbonhidrat bulunur % 60.

Soru: 100 gram kuru fındıkta kaç kalori vardır?

Cevap: 15 dram protein, 60 kalori demektir. 60 gram yağ ise, 540 kalori verir. 15 gram karbonhidrat 60 kalori verir. Demek ki, 100 gram kuru fındık 660 kalori verir. Bu da bir kilogram elmanın kalorisi demektir.

Şu halde, televizyon karşısında kuru meyve yemekle elma veya mandalina yemek arasındaki çok büyük fark da anlaşılıyor olsa gerek!

2-SÜT VE YOĞURT:

İnsan ve memeli hayvan yavrusu hayatın ilk günlerinde (aylarında) sütle beslenir, süt çok yönlü bir besin maddesidir. Karbonhidrat, yağ ve protein olmak üzere her üç gıda unsuru yaklaşık % 5 oranında sütte bulunur.

Sütte bulunan şekerin özel adı laktozdur. Yağsız yoğurt için de sütteki gıda unsurlarını aynı oranlarda verebiliriz. Süt ve yoğurdun 100 gramı (bir çay bardağı) 60-80 kalori verir. Besleyici değeri yanında, bu kalori fazla sayılmaz. Zayıflama diyetlerinde sütün değerli oluşu buna bağlıdır.

3-PEYNİRLER:

Sütün proteini pıhtılaşmış ve yoğunlaşmıştır. Peynir de süt ve yoğurt gibi değerli bir besindir. Protein ihtiyacını daha çok bitkisel besinlerle karşılayanlar, peynir ve süt gibi ilavelerle çocukların ve ailenin hayvansal protein ihtiyacını da sağlamış olurlar.

Şekerde beslenme kuru meyveler süt peynir,

Yazık kl, peynir ucuz bir besin maddesi sayılmaz. Fakat kırsal bölgede yaşayarak kendi süt ve peynirini kendi üreten aileler için bu “takviyeli belenme” nispeten kolaydır. Bizde süt genellikle çocuk veya hasta içkisi sayılır.Bu inanışın aksi olması ve gazozculuk yerine süt tüketim ve üretiminin artması ne iyi olurdu.

Peynirin cinsine göre protein % 20-50 arasında değişir. Yağ miktarı da peynirlerde cinse göre çok farklıdır. Yağsız peynirlerde % 3-5 yağlı peynirlerdeki yağ oranı ise % 30’u bulabilir.

1-UN VE TAHIL SINIFI:

Şeker hastalığında beslenme un şeker meyve ve bu besinlerin hastalığa etkisinin bilinmesi son derece önemlidir. Pirinç, buğday, bulgur, mısır, darı, ekmek ve makarna bu guruba girer.

Bu grupta protein % 10, yağ % 2-5 arasındadır. Un veya tane halindeyken % 70 dolayında olan karbonhidrat miktarı, ekmekte % 50’ye düşer. Makarnanın karbonhidrat miktarı da cinse göre de-
ğişiklik göstermekle birlikte % 40 olarak hesaplanabilir. Pişmiş makarnada %30 karbonhidrat vardır.

2-ŞEKERLER SINIFI:

Şekerler, yogunlaştırılmış karbonnidratlar olduğundan, %90 üzerinde karbonhidrat ihtiva ederler. Doğal bir madde olması nedeniyle balın % 80’i şeker, geri kalanı sudur, Fabrika ürünü olan çay şekeri ve glikozun ise % 99’u şekerdir. Çay şekerinin kalorisi hesaplanırken, bütün ağırlığı karbonhidrat sayılır ve 1 gram karbonhidrat 4 kalori verdiğinden 4 ile çarpılır.

Şeker hastalığında beslenme, un, şeker ve meyve,

Ekmekte şekerdir.

Mesela 5 gram çay şekeri, 20 kalori verir. Konu önemli olduğundan, burada bir tekrarlama yapacağız. Çok defa seker hastaları, rejim yapanlar veya tıp öğrencileri şöyle bir soru sorarlar “5 gram şeker (kartbonhidrat almak) 10 gram ekmek yemek olduğuna göre, neden isteyen, karbonhidrat hakkını ekmek, pirinç yerine şekerle karşılamasın?” Bu önemli bir sorudur.

Rejim düzenlemede sadece kalori hesaplarının, matematik işleminin rol oynamadığı ilkesinden hareket edilerek, cevapta şu olgular göz önünde bulundurulmalıdır:

Şeker ağızda bile sindirilir.

5 gram şeker ince bağırsakta hemen eriyik haline geçer. Çok çabuk emilir ve şeker hastasının kanında ani bir şeker yükselme dalgasına sebep olur.

Ekmek ise, kağıt üstü hesaplarına göre yarı yarıya şeker ihtiva ettiği halde, ekmeğin şekeri, nişasta halinde olduğundan, uzun sindirim işlemleriyle ve yavaş yavaş emilir.

Ekmek yedikten sonra kan şekeri yükselme hızıyla, şeker yükleme testinden sonra şeker yükselişi karşılaştırılarak bu gerçeği gözlemlemek mümkündür.

• Şekerle beslenen bir çocuk veya erişkin sadece karbonhidrat almış olur, ekmek ise, hem nişasta, hem tuz, vitamin vb, kaynağıdır. Tek taraflı beslenme sakıncası, ekmekte şekere göre çok azalmıştır.

• İnsanın veya hayvanın bağırsakları, çalışsın diye yaratılmıştır. Boşluğunda posa yerine şekerli eriyikler dolaşan bağırsaklarda çeşitli hastalıklar gelişir, En basiti, bağırsak tembelliği, yani kabızlıktır

3- MEYVELER SINIFI:

Meyveler, genellikle karbonhidrat kaynağıdır, Meyvelerin protein miktarı dikkate alınmayabilir. Meyve sayılan ve %30-40 yağ içeren zeytin dışındaki meyvelerin yağ miktarı da önemsizdir. Muz, incir, dut ve üzümde %15-20 karbonhidrat bulunur. Armut, tatlı elma, portakal, şeftali, kiraz ve vişnede %10-15 arası karbonhidrat vardır. Ekşi elma, karpuz, kavun, çilek %7-10 arası karbonhidrat ihtiva eder.

Soru: 150 gramlık bir tatlı elmada kaç kalori vardır?
Cevap: Tatlı elmanın %15’i karbonhidrat olduğuna göre, 22.5 gram karbonhidrat demektir. 1 gram karbonhidrat 4 kalori verdiğine göre, 22.5 x 4= 90 kalori eder.

Şekerde besin maddelerinin sınıflanması ve bilinmesi hastalar için son derece önemlidir. Besinlerde bulunan karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerden söz ettikten sonra, besinlerin içerdikleri maddelere göre bir sınıflamasını yapmazsak, anlaşılması çok zor bir kimya dersi okumuş gibi oluruz.

Ve sonra “böyle bilgiler bana göre değil” tepkisiyle karşılaşabiliriz. Şu halde, bilimsel bir iddiada bulunmadan, olabildiğince basitleştirerek sınıflamayı yapmak istiyoruz.

1- TAZE SEBZELER SINIFI:

Bu sınıf selüloz ve karbonhidrat ihtiva eden besin maddeleridir. Yemek pişirme sırasında yağ katılmadıkça bu sınıf sebzelerde yağ yoktur. Mesela marul, salatalık, domates, Ispanak, lahana, taze fasulye, bamya, kereviz, havuç gibi besinlerin kalorisinin hesaplanmasında yalnız karbonhidrat kalorisi dikkate alınır.

Yağ ilave etmemişsek yağ kalorisi hesaplanmaz. Bu sebzelerde protein miktarı ihmal edilebilir derecede az olduğundan, protein de hesaplanmaz. Zayıflama rejiminde taze sebzelerin fazla yer tutmasının sebebi budur. Ayrıca taze sebzelerdeki çeşitlilik tek taraflı beslenmelerin verdiği bıkkınlığı da önler.

Sebzelerle birlikte potasyum, C vitamini, A vitamini vb. alınmış olur. Bu sebzelerin selüloz olduğunu da söylemiştik. Selüloz, karbonhidrat yapısını biraz andırdığı halde sindirilmez ve kalorisi de yoktur.

Sindirilmeyen selüloz lifleri, bağırsak boşluğunda posa oluştururlar ve kabızlığı önlerler. Selülozdan zengin lifler, yağ ve karbonidratların sindirilmelerini de bir ölçüde azaltırlar.

Şeker hastalığında beslenme: Şekerde besin maddelerinin sınıflanması,

Bu sebeple, 5 gram şeker yeme, %5 gram şeker içeren bir meyveden 100 gram yemekle aynı şeydir diyemeyiz. Nedeni de çok kolayca anlaşılır. 5 gram şeker alınması, kısa zamanda eriyerek hemen tümüyle kana karışması demektir.

2-KURU SEBZELER:

Kuru sebzeler sınıfında, önemli miktarlarda bitkisel protein bulunur Kuru sebzelerin ihtiva ettiği protein, etteki protein miktarına yakındır. Hatta soya fasulyesinde elde edilen protein etteki proteinden daha fazladır. Kuru fasülye, nohut, makarna ile beslenenler daha fazla protein alır.

Buna rağmen hayvansal proteinlerin amino asid türleri daha elverişli olduğundan, yalnız bitkisel protein alınması yeterli görülmemeli ve yumurta, et, süt, yoğurt, peynir gibi hayvansal proteinlerle çocuk ve yetişkinlerde protein gereksinmeleri karşılanmalıdır.

Kuru sebzelerde protein oranı ortalama % 20-30 arasındadır. Soya fasülyesinde bu miktar % 40 gibi, etteki etteki proteinin üzerinde bir değer gösterir.

MADENLER (MİNERALLER),

Şekerde beslenme Madenler Mineraller Vitaminler konusunda ilk söyleyeceğimiz, madenlerin beslenme rejiminde bulunması gereken önemli bir unsur olduğudur.

Canlı varlıkların “can” taşıdıkları için kainat deposundan ödünç aldıkları maddeler arasında madenler, mineraller de vardır.

Sodyum, potasyum, kalsiyum, demir, çinko, magnezyum gibi madenlerin şimdilik adlarını vermekle yetinelim.

Tuz,

Sodyumun önemini bilmeyen yoktur. Sodyum klorür (sofra tuzu) büyük önem taşıdığından, yemeklere katılmış ve insan beslenmesinin önemli katkı maddesi olmuştur. Tuzsuz kalan hayvanların ahır duvarlarını yaladıkları söylenir. Madenler konusun çok geniş bir konudur genel bir bilgilendirme adına çok fazla ayrıntıya girmeden burada bırakmak daha doğru olacaktır.

VİTAMİNLER,

Vitaminler, besinle alınması zorunlu olan ve yeterince alınmama hali hastalıklara yol açan maddelerdir. Bu konuda bilgisi az olanlar, “mahallebi çocuğu” anlamında kullanmak üzere, “vitamin çocuğu” gibi terimler icat etmekte ve vitaminleri son yüzyılın ortaya koyduğu bir lüks gibi görebilmektedirler.

Şekerde beslenme Madenler Mineraller Vitaminler;

Bu yanılgının bir sebebi de, vitamin ihtiyacının çok üzerinde, mübalağalı ölçüde vitamin alınma-
sını körükleyen aksi kutuptaki davranış biçimidir. Vitaminler günlük ihtiyacın biraz üzerindeki miktarlarda alınabilirler. Suda eriyen vitaminler için bu bir zarar vermeyebilir. Fakat yağda eriyen vitaminler idrarla atılamazlar. Özellikle A ve D vitaminin fazla alınması ciddi zararlara sebep olabilir.

Vitaminler candır!

A, D, E, K vitaminleri yağda eriyen vitaminlerdendir, E ve K Vitaminlerinin fazla alınmasının sebep olduğu bir hastalık yoktur.

A ve D vitaminleri ise, fazla alınmalarında “vitamin zehirlenmesi'” yaparlar. Vitaminlerden ayrı ayrı söz edilmesi gerektiğinden burada önemlerini belirtmekle yetiniyoruz.

ENERJİ VE BESİN,

Beslenmeden ve besinlerden söz ederken, daha ilk cümlelerde enerji sözcüğü geçmeye başlar. Beslenmenin hem ısı ve hem de  iş enerjisi seklinde enerji alma, hem de yeni doku yapımı ve üreme-çoğalmaya yönelik amaçları vardır.

Vücut ısısını korumak için, iç organların ve kasların çalışması için hep enerjiye gereksinim duyulur. Bu enerjiye de oksitlenen veya basit bir benzetmeyle “yakılan” besinler sağlar.

Beslenme terimi olarak kullanılan kalori ile fizikte veya günlük hayatta kullandığımız kalori terimi arasında hiç bir fark yoktur.

Beslenmede suyun önemi tartışma kabul etmez. Canlıların vücut bileşiminde proteinden de, yağdan da önemli kısım sudur, Şekerde beslenme besinler ve SU. İnsan vücudunun %50-70’ini su oluşturur. Vücut suyu her dokuda aynı oranda bulunmaz. Kemik dokusunun ancak dörtte biri su olduğu halde, kasların dörtte üçü sudur.

Su hayattır,

Bitkiler dahil, bütün canlılar için suyun önemi büyüktür. Kısaca, su olmasaydı hayat da olmayacaktı.

Kuran’da “Her canlı varlık sudan hayat bulmuştur” ayeti, eski çeşmelerimizin hemen hepsinde yazılıydı.

İshalle su kaybı olan kimselerde, mesela süt çocuğu ishalinde, kolerada deri buruşur, gözler çukura kaçar, tansiyon düşer ve şok görülebilir.

Su bir taşıyıcı görevi de üstlenir. Yakılma artıklarını, vitaminleri, ilaçları eriyik halinde taşır. Su içinde eriyen artık maddeler böbreklere kandaki suyla taşınarak idrar seklinde atılırlar.

Şeker hastalığında beslenme; besinler ve SU,

Erişkin insan günde 1.5-2 litre suyu idrarla kaybeder. Dışkıyla 0.2 litre su kaybı olur. Solunum havasıyla 0.4 litre, terlemeyle 0.4 litre su kaybedilir. Demek ki, sıcak günlerde daha da artmak üzere, günlük su ihtiyacı en az 2,5-3 litredir. Sıcak bir iklimde terlemeyle su kaybı, idrarla olan kaybın çok üzerine çıkabilir.

Bol bol su,

Günlük su ihtiyacı sadece sudan sağlanmaz. Çorba gibi sulu yiyecekleri, meyve ve sebzeler içindeki suyu da hatırlayalım. Günlük su ihtiyacının 2,5 litre olduğundan söz edilince diğer su kaynaklar unutularak. “Ben günde bir bardak ancak su içerim, nasıl oluyor bu?” sorusu yöneltilebilir.

Cevap günde bir bardak su içen kişinin idrar miktarı da azalır. Dolaysıyla koyu idrar çıkarır ve su ihtiyacı da bir ölçüde azalır. Ayrıca az su içen kişi sebze ve meyvelerle de su alıyordur.

Protein ve su,

Burada, daha önce de değindiğimiz bir konuda tekrar hatırlatma yapalım. Protein kaynakları olarak et, süt, yumurta, peynir örneklerini verirken, bunların sadece protein kaynağı olduğunu söylemiyoruz. En yağsız görüntülü sığır eti bile protein yanında yağ kaynağı da sayılır. Peynirde, sütte, yoğurtta, yumurtada proteinin yanı sıra yağlar ve su da bulunur.

Şekerde beslenme yağlar ve proteinler, yağlar karbonhidratlardan sonra önemli enerji kaynağıdırlar.

Aslında yağlar karbonhidratlardan daha çok enerji sağlarlar. Fakat karbonhidratlar günlük hayatta biraz dana fazla yer tutarlar. Öbür türlü söylersek, yağlar beslenme rejiminde karbonhidratlardan açıkça daha az yer tutarlar. Buna rağmen, bir gram yağın verdiği enerji, bir gram karbonhidratın verdiğinden daha çok olduğundan, karbonhidratlardan alınan enerji miktarı ile yağdan alınan toplam enerji miktarı birbirine yakındır.

LİPİDLER (YAĞLAR),

Yağlar yedek enerji kaynağı ve hücre içi yağı olarak vücutta depolanmış halde bulunurlar. Hem depolanmış enerji kaynağı olur, hem de dokular arası boşluklarda bir tür destek görevi yapabilirler.

Şekerde hastalığında beslenme yağlar ve proteinler;

Yağların beslenme rejiminde bulunmaları, yalnız enerji kaynağı sağlamaları yönünden önemli olmayıp, yağda eriyen vitaminlerin vücuda girebilmeleri açısından da gereklidir. Suda eriyen vitaminler, su ve besinlerle bağırsaktan emildikleri halde, suda erimeyen, ancak yağda eriyen vitaminler, yağ hazmı olmazsa, bağırsaktan kana geçemezler.

Yağlar her zaman suçlu değiller,

Karbonhidratların bitkiler tarafından sentez edildiklerini söylemiştik. Yağlar da bitkisel veya hayvansal olurlar. Ayçiçeği yağı, zeytinyağı, soya yağı bitkisel yağlara örnektir. Sütten elde edilen yağlar, içyağı, balık yağı da hayvansal yağlara örnek verilebilir. Yağ grubuna, mesela yumurta sarısında bol miktarda bulunan kolesterol, lestin gibi maddeler de girer.

Bir marul yaprağı da, zeytin de bitkisel besindir. Marul veya salatalık yaprağında sadece karbonhidrat ve selüloz bulunduğu halde, zeytinde karbonhidrat da, yağ da vardır.

Yağlar bazı vitaminleri sentezlerler,

Soya fasulyesinde ise hem karbonhidrat, hem yağ, hem protein bulunur.

Demek ki, “bitkiler sadece karbonhidrat kaynağıdır” şeklinde yanlış bir kanıya sahip olmamak gerekir. Bitkiler karbonhidrat, yağ ve protein kaynağı olabilirler. Et, protein ve yağ kaynağıdır. Süt ise hem yağ, hem protein, hem de süt şekeri (laktoz) kaynağıdır. Bu sebeple insan ve hayvanların yavruları, tek taraflı ve dengesiz beslenme tehlikesi olmadan sütle beslenebilir.

Şeker hastalığında beslenme, PROTEİNLER:

Vücut fonksiyonlarının sürüp gitmesi, canlıların üreyip çoğalması, vücut yapı taşlarının sağlanması proteinlere bağlıdır, Protein eksikliği, yalnız enerji eksikliği demek değildir. Enerji yalnızca karbonhidratla hesaplanıp sağlanır, protein ihmal edilirse, yine beslenme hastalıkları ortaya çıkar.

Proteinler, karbon, hidrojen ve oksijenin yanı sıra azot da içeren maddelerdir. Karbonhidrat ve yağlar ise, karbon, oksijen ve hidrojen içerirler. Azot ihtiva etmek, proteinlerin ayırıcı özelliğidir,

Protein Azot içerir,

Protein molekülü diğer besin maddelerinden daha ağırdır. Büyük molekül yapısında olan proteinler, vücuttaki zarlardan kolay kolay geçemezler. Hücre içi sıvısında, kanda, vb. kalır ve bu sıvıların yoğunluğunu sağlarlar.

Hücre içi sıvısında, damar içindeki kanda proteinlerin bulunması, dış ortama su kaçmasının önlenmesi demektir.

BESİN MADDELERİ,

Şekerde sağlıklı ve dengeli beslenme “enerji veren veya organizmanın temel unsurları olan
maddelerin alınmasıdır”. Bu tanıma giren besin maddelerini aşağıdaki şekilde sınıflayabiliriz:

1-Karbonhidratlar şekerli ve unlu maddeler vb.
2-Lipidler yağlar ve besin maddelerinin yağlı kısımları.
3- Proteinler et, süt, yumurta akı, peynir vb.
4-Su enerji vermez, fakat hayat unsurudur.
5-Madenler mineraller: Demir, kalsiyum, çinko vb. (Bunlar da enerji vermezler).
6- Vitaminler enerji vermez, fakat gereklidirler.
7-Besin maddesi tanımına girmeyen fakat insanların besin maddeleri yanında aldığı çeşni veya keyif veren maddeler: Alkol, sirke, baharat vb. Bunlardan alkol, enerji de verir fakat yine de besin sayılamaz.

Şeker hastalığı ve beslenme: KARBONHİDRATLAR,

Enerji kaynağı ve enerji deposu olan karbonhidratların vücudun yapısında ve çatı oluşumunda yapı taşı olarak fazla bir rolleri yoktur. Fakat kendileri yapı taşı olmasalar bile, yakıt olarak verdikleri enerji birçok organın hayatlarını sürdürmesinde gereklidir.

Şekerde sağlıklı ve dengeli beslenme;

Aslında bazı konuları anlatmak için fazla basitleştimek zararlı ol maktadır. Mesela, organizmayı sobaya veya otomobile, karbonhidratları da yakıta benzetmek, basitliğinin getirdiği fayda yanında zararlı da olabilmektedir.

Şeker hastalığı ve beslenme: İnsan bedeni makinenin çok ötesindedir,

Hangi soba ve otomobilde yanma olayının dışında binlerce olay cereyan eder. Hangi soba veya otomobil bir karşı cins sobayla birleşip küçük bir yavru soba üretir. Bu halde, insan vücudunda besinlerin kullanılması yanmaya benzetilmemelidir.

Oksitlenme bir yanmadır doğru. Fakat canlı organizmalarda oksitlenmeyi aşan karmaşık olaylar
gelişir.

Karbonhidratlar canlının enerji metabolizmasında çok önemli bir rol oynarlar. Hayvanlar, bitkileri yiyerek hem kendi enerji metabolizmalarını düzenlerler, hem de kaynakları yağlara ve proteinlere dönüştürürler insan koyum veya tavuk eti yediği zaman bitkilere muhtaç olmadığını
sanır. Fakat bitkisel kaynaklar olmasaydı, hayvanlar da olmayacaktı.

Şeker hastalığı ve beslenme: Ot ve et,

Dolayısı Kutsal kitapların bitkilerden ve ot yiyici hayvanlardan o kadar sevgiyle söz etmesinde şaşılacak bir durum yoktur. Bitki hücreleri tarafından karbonik asidin suyla birleştirilmesin-
den oluştuğu için bu maddelere karbonhidrat denmiştir. Yeşil yapraklarda, gövdelerde, tohumlarda karbonhidrat vardır.

Üzüm meyvasındaki karibonhidrat temsilcisi bir şekerdir. Bu şekere glikoz denir. Patateste, mısırda, buğdayda, arpada vb. karbonnidrat temsilcisi nişastadır, Şeker pancarında sakkaroz adındaki (çayda kullandığımız şeker) türünden karbonhidrat bulunur.

Şeker hastalığı ve beslenme: Besin döngüsü,

Bitkiler, karbonhidiratları kendileri sentez ederler. Bunu yaparken havanın oksijeniyle toprağın suyunu kullanırlar. Bitkiler hayvanlara muhtaç değildir. Hayvanlar ve insan ise, bitkilere muhtaçtırlar.

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Adblock Detected

Merhaba. Sitemiz yoğun bir emeğin ürünüdür! Sitede dolaşmak için lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatın. Please Close The Ads Protector.