Sağlık

Diyabet nedir, nasıl oluşur? Belirtileri ve zararları nelerdir?

Diyabet nedir nasıl oluşur? Belirtileri ve zararları nelerdir | Bu konuya önce Diyabet ve şeker hastalığını tanıyarak başlayalım! Diyabet şeker Hastalığının Tarihçesi; yaklaşık iki bin yıldan beri bilinen şeker hastalığına ilk olarak diyabet adını veren, M.S. birinci Yüzyılda Kapadokya adı verilen Kayseri çevresinde ki bölgede yaşayan Romalı bir hekim olan Arateus’tur.

Diyabet nedir nasıl oluşur? ŞEKER HASTALIĞI (DÌABETES MELLİTUS)

Arateus hastalığı tarif ederken “Bu esrarengiz dert, kolların, bacakların ve etlerin eriyerek idrara dönüşmesidir.” ifadesini Kullanmıştır. Orta çağda yaşayan İbni Sina da şeker hastalarının idrarları kaynatılarak buharlaştırıldığında kahverengi, bir artık kaldığını gözlemlemiştir.

Diyabet nedir nasıl oluşur? İdrar şerbeti:

Şeker hastalarının idrarlarının tatlı olduğunu tadarak tespit eden Thomas Willis, on yedinci asrın sonlarına doğru, bu hastalığa ilk defa şekerli diyabet (diabetes meltitus) adını vermiştir, Hastalıgın pankreasla ilgisi, 1889 yılında Minkowski’nin pankreasını çıkarttığı bir köpekte şeker hastalığının ortaya çıkması ile anlaşılmıştır.

Şeker Hastalığının Tarihçesi,

1921 yılında Toronto’da Banting ve Best adlı iki araştırmacının insülini bulmalarıyla hastalığın daha iyi anlaşılması mümkün olmuştur. İnsülinin keşfi yirminci yüzyılın en önemli buluşlarından biri olup, bulunmasından iki sene sonra bütün dünyada şeker hastalarının tedavisinde kullanıl-
maya başlamıştır.

İnsilün’nin bulunması,

Şeker hastalığı, kanda şeker seviyesinin yükselmesi ve idrara geçmesi ile karakterize, süreğen (kronik) bir hastalıktır. Hastalığın en önemli göstergesi kanda şeker yüksekliğinin gösterilmesi olmakla beraber şeker hastalığı sadece şeker yüksekliğinden ibaret değildir.

Hastalığın esas nedeni, pankreas iç salgı bezinden salgılanan insülin hormonunun eksikliğidir. Bu eksiklik insülinin hiç yapılamaması şeklinde olabilir veya insülin yapılmaktadır, fakat kana salgılanmasında bir bozukluk vardır.

Adı şeker kendi acı hastalık,

Bazen de İnsülin normal salgılandığı halde, dokulardaki etkisini engelleyen etkenlerden dolayı kan şekeri yükselmektedir. Şeker hastalığının yalnız şeker metabolizmasını ilgilendiren
bir hastalık olduğu izlenimi varsa da, gerçekte insülin yetersizliğine bağlı olarak yağ ve protein metabolizmalarında da aksamalar olmaktadır.

Diyabet / Şeker hastalığının sıklığı,

Şeker hastalığı oldukça sık görülen bir hastalıktır. Yaşlanma ile görülme sıklığı artmakta ve gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bunun nedenleri arasında ortalama ömrün artışı en önemli etkendir. Buna bağlı olarak şeker hastalarının da ortalama ömürleri uzamakta, toplumda daha fazla şeker hastası bulunmaktadır.

Olanakların artışı, şeker hastalığının ortaya çıkışını hazırlayan önemli etkenlerden biri olan
kilo artışına neden olmaktadır. Ayrıca hastalığın ailesel, kalıtsal geçiş özelliği de mevcuttur.

1- Türkiye’de idrarlarında şeker tespit edilen kişilerin oranı, cin-
siyet ve yaş ayrımı yapılmaksızın % 1.5-2 arasındadır.

2-idrarında şeker tespit edilen bu kişilerin ancak yarısı aşikar şe-
ker hastasıdır. Yani Türkiye’de şeker hastalığı sıklığı yaklaşık % 1 ola-
rak kabul edilebilir.

Bu sıklık dünya ortalamasına uygunluk göstermektedir.

Şeker Hatalığının Belirtileri ve Sebepleri çok değişkenlik gösterir, belirtilerin çok çeşitliliği, değişik organlarda meydana gelen yan etkilere bağlıdır. Daha önce de belirtildiği gibi özellikle ikinci tip şeker hastalığında belirtiler kan şekeri düşüklüğüne bağlı olabilir.

Özellikle fazla şeker ve nişastalı besinlerden 3-4 saat sonra çarpıntı, terleme, aşırı açlık, mide kazınması ve fenalık hissi gibi şeker düşüklüğüne bağlı belirtiler görülür. Gecikmiş, aşırı insülin salgılanması sonucu ortaya çıkan bu belirtiler insülin yedeği tükendikçe yerini kanda ve idrarda şeker artışı belirtilerine bırakır.

Hamur işi sevdasını bırakmalı,

Normalde kan şekeri % 180 miligramı aşmadan idrara şeker geçmemektedir. Buna böbreklerin şeker eşiği denilmektedir. Kan şekerinin bu seviyenin üzerine çıkmasıyla birlikte idrara şeker geçer. idrara şeker geçmesi, fiziksel ozmotik etki ile idrar hacminin artmasına sebep olur. İdrar miktarının artışı SIVI kaybına neden olarak susuzluk duygusu uyandırır ve fazla su içme başlar. Şeker hastalığının çok idrar etme ve çok su içme belirtileri çoğumuzun bildiği, hastalığın en tipik belirtileridir.

Diyabet / Şeker Hatalığının Belirtileri ve Sebepleri,

Fazla su ile birlikte elektrolit (kan tuzları) kayıpları da olmaktadır. Göz merceğinde meydana gelecek ozmotik basınç değişiklikleri de hastalarda bulanık görmeye neden olmaktadır. Özellikle insülin eksikliği olan I.tip şeker hastalarında iştahın fazla olması ve fazla yemeğe rağmen kilo kaybı olmaktadır.

Şekerin kullanılamaması ve idrarla atılması sonucu olan kalori kaybı, sıvı kaybı, insülin eksikliğinden yağ yıkımının artışı, protein sentezinin yapılamaması ve yıkımının artışı zayıflamanın başlıca nedenleridir.

 

Birlikte ortaya çıkan halsizlik dikkati çeker kaslarda özellikle dinlenme sınasında ve gece yatarken kramplar olur. Kadınlarda adet düzensizlikleri görülebilir.

Fazla şeker acıdır!

Çocukluk ve gençlik çağında ortaya çıkan 1. tipte çok su içme ve kilo kaybı birden bire başlar. Bazen hasta aniden komaya girer. Tesadüfen yapılan bir kan veya idrar tahlilinde
bazen de hastalığın komplikasyonu ile teşhis edilir.

ŞEKER HASTALIĞININ ORTAYA ÇIKMASINDA ETKİLİ
FAKTÖRLER,

İki gruba ayrılan şeker hastalıgında ikincil diyabete sebep olan sepebler bilinmektedir. Bunlar büyüme hormonu, kortizon glukagon adrenalin, tiroid hormonu gibi hormonların fazlalığı ile bu hormonların tedavide kullanılması, bazı ilaçlar, özellikle pankreası tutan virüs hastalıklar, pankreas iltihapları neden olabilmektedir.

Birincil diyabetin ise ortaya çıkışına sebep olan faktörler çok çeşitlidir.

Diyabet ve Kalıtım,

Şeker hastalığının kalıtımla ilişkisi çok eski zamanlardan beri bilinmekle beraber, bu ilk olarak 1933 senesinde Pincus ve Whil tarafından bilimsel olarak tanımlanmıştır. Bu araştırmacılar inceledikleri 675 ailede, şeker hastalarının akrabalarında, şeker hastası olmayanlara göre, hastalığın daha yaygın olduğunu saptamışlardır.

Daha önce de belirtildiği gibi şeker hastalığın sıklığı gittikçe artmaktadır. Bu artışta ortalama ömrün artışı, şişmanlık faktörlerinin yanı sıra diyabet geni taşıyan daha çok çocuğun doğmasının da rolü vardır.

Eski yıllarda şeker hastalığı tek şekilde olan bir hastalık olarak düşünülmekte ve bütün tiplerdeki kalıtımı açıklamaya yönelik bir kalıtım şekli aranmakta idi. Fakat hastalığın daha iyi tanınması ile bütün şeker hastalığı şekillerinin aynı kalıtım şekline sahip olmadığı anlaşılmıştır.

Tek yumurta ikizlerinde yapılan araştırmaların ortaya çıkardığı sonuçlara göre, erişkin diyabetinde biri diyabetik olan tek Yumurta ikizlerinden diğerinde diyabet görülme oran % 100’e yakındır.

Buna karşı bu oran genç tipi 1. tip şeker hastalığında yaklaşık % 50 dir. Bu nedenle 1. tip şeker hastalığında, kalıtım faktörü yanı sıra dış etkenlerin de rolü vardır. Bunlar arasında virüsler de bulunmaktadır.

ŞEKER HASTALIĞININ SINIFLANDIRILMASI,

Şeker Hastalığının Hangi Tipleri Vardır? Şeker hastalığı belli bir sebebe bağlı ise ikincil (sekonder) şeker hastalığı adı verilir. Pankreas bezinin iltihabı, kanda kortizol, büyüme hormonu, tiroid hormonlarının yüksekliği gibi sebepler bu duruma neden olur.

Birincil veya genetik şeker hastalığı başlıca üç şekildedir.

1. tip şeker hastalığı,

1. tip şeker hastalığı, çocukluk, gençlik çağı seker hastalığı, insüline bağımlı şeker hastalığı, çocuklarda, gençlerde ortaya çıkan şeker hastalığıdır.

Daha ileri yaşlarda da görülebilirse de nadirdir. Bu tip şeker hastalığının başlıca özellikleri, ani başlaması, bu grupta diyabet komasına eğilimin fazla olması, pankreas insülin yedeğinin çok az olması veya hiç olmaması, kanda insülin düzeyinin çok düşük olmasıdır.

Diyabet / Şeker Hastalığının Hangi Tipleri Vardır?

Bu hastalar gene likle fazla yemelerine rağmen zayıftırlar. Hastalık ortaya çıktığında
genellikle akranlarından daha uzundurlar. Ancak hastalık ortaya çıktıktan sonra iyi bir ayar sağlanamazsa gelişme geri kalır. Erken teşhis edilemezse, ilk teşhis koma halinde müracaatta konulur.

İnsülinin keşfinden önce böyle hastalar diyabet koması ile kaybedilirlerdi. Hastalığın başlamasından kısa bir süre sonra bazı hastalarda belirtileri kaybolması, şekerin düşmesi ve insülin ihtiyacının tamamen ortadan kalkması ile birlikte olan geçici bir iyilik dönemi olabilir.

Şeker gibi Balayı,

Bu dönem şeker hastalığının “bal ayı dönemi” denilmektedir. Bu đönem genellikde bir ay, çok nadiren altı ay ile bir sene devam edebilir. Bu dönemin sonunda tekrar kan şekeri yükselir, belirtiler ortaya çıkar. Bu tip seker hastalarında insülin yapımı hiç olmadığından sürekli olarak in-
süline tedavisi zorunluluğu vardır.

İnsülin kullanılmasına rağmen kan şekerini ayarlamada güçlükler olabilir. Aşırı şeker yükselmeleri ile birlikte şeker düşmeleri de görülür. Genellikle sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa insülin yapılmakla daha iyi bir ayar sağlanabilir.

2. Tip şeker hastalığı,

2. tip şeker hastalığı, erişkin tipi şeker hastalığı, insüline bağımlılık genellikle orta yaştan sonraki dönemde başlamaktadır. Bu tip şeker hastalığı genellikle gizli bir dönemden sonra açığa çıkmaktadır.

Sinsi bir seyir gösterdiği için uzun bir süre hastalığın farkına varılmaz bazen yapılan bir idrar veya kan tahlilinde ortaya tesadüfen çıkar.

Genellikle kilo fazlalığı vardır. Ağır bir enfeksiyon veya hastalık mevcudiyeti gibi zorlayıcı bir sebep varsa hastalar komaya girerler. Pankreas insülin yedeği tükenmiş değildir. İnsülin salgılanması devam ettiği sürece özellikle aç iken bakılan kan şekerleri normale
yakındır.

Fakat toklukta veya şeker yükleme testleri esnasında şekerin yükseldiği ve bazen de test uzatılırsa, hastalarda şekerle orantısız, gecikmiş aşırı insülin salgilanmasından, şeker düşmeleri de
saptanabilir. Özellikle böyle şeker düşmeleri saptanan hastalarda çok dikkatli olmak gerekir. şeker düşmesine başka hastalıklara da sebep olmaktadır.

Kilo hep dert,

Fakat ailesinde şeker hastalığı olan bir kişide yükleme sırasında veya yemeklerden 3-4 saat sonra görülen şeker düşmeleri ileride çıkabilecek şeker hastalığının bir habercisi olabilmektedir.
Böyle hastalarda genellikle yapılabilen yanlışlık, şeker düştüğü için bol şeker veya karbonhidrat verilmesidir. Halbuki şeker düşmesinin nedeni, bizzat şekerli, nişastalı besinlerin sebep olduğu, aşırı insülin salgılanmasıdır ve kan şekerinin geç dönemde düşmesine bu durum neden olmaktadır.

İnsülin uyarısı şekerli besinler azaltılarak önlenirse hipoglisemilerin önüne geçildiği gibi, insülin tasarrufu sağlanarak hastalığın ortaya çıkması geciktirilebilir. Bu tip hastalarda gizli donemde sadece karbonhidrat ve özellikle hayvansal kaynaklı yağların kısıtlandıģı bir diyet uygulanır. Hastalık aşikar hale geldikten sonra ise perhize ek olarak, ağızdan kullanılan ilaçlarla kontrol
sağlanabilir.

3. Tip şeker hastalığı,

İlk iki tipten başka, insüline gereksinme göstermeyen, çocuklar ve gençlerde görülen bir şeker hastalığı tipi vardır. Buna “gençlerin erişkin tipi diyabeti” adı verilmektedir.

Şeker hastalığının bize verdiği zararlar konusunda en başta damar ve sinir sistemi komplikasyonları gelir.

Şeker hastalığı özellikle küçük çaplı damarlarda özel bozukluklara yol açar. Bunları damar sertliği denen hastalıkla karıştırmamak gerekir. Damar sertliği (arteryoskleroz) şeker hastalığında çok sık görülür. Fakat diyabetin damar komplikasyonu ile damar sertliği farklı tipte damar hastalıklarıdır.

Diyabet ve Damar sertliği değil,

Mesela diyabetin göz dibinde yaptığı kanamalar, sızıntılar ve yol açtığı diyabetik retinopati, diyabete özel bir damar hastalığıdır. Aynı şekilde, diyabetin böbreklerde yaptığı hastalık ve yol açtığı üremi (böbrek yetmezliği) diyabete özel bir damar hastalığıdır.

Diyabetin süre gelen komplikasyonlarından bir başkası da “diyabetik nöropati” yani diyabet sebepli sinir hastalığıdır. Bunu ruhsal sebepli sinir hastalığı ile karıştırmamak gerekir. Vücudun dış yüzeyinde duyma bozuklukları, karıncalanma ve yanma hissi, refleks gecikmeleri, mesanenin (idrar torbası) tam boşalmaması gibi durumlara yol açar.

Uzun yılıllardan beri şeker hastası olan bir şahsın, ayağını sıcak suya sokarken veya yatağına kızgın tuğla, termofor gibi ısıtıcılar alırken çok dikkatli olması gerekir. Çünkü şeker hastalığında duyu bozuklukları olduğundan, kendisine ılık gelen bir su, aslında yakıcı Sıcaklıkta olabilir.

His kayıpları,

Sıcak su veya kızgın tuğla yüzünden bacağını kaybeden diyabetikler gördüğümüzden, bunun üzerinde önemle duruyoruz. Şeker hastalarının ayakları da çok dikkat edilmesi gereken vücut
bölgelerinden biridir.

Tırnak keserken yaralamak, ayakkabı vurması gibi basit görünen bir sebep, eskimiş şeker hastalığında ayakta çok tehlikeli yara ve kangrenlere yol açabilir. Şeker hastalarının her gün
ayaklarından haberli olmaları, kendi ayaklarını çok uzakta, temizliği ve sağlığı ile uğraşılması imkânsız uzak bölgeler gibi görmemeleri gerekir.

Diyabet / Şeker hastalığının bize verdiği zararlar,

Ayak bakımı çok önemli,

Ayak yaraları veya kangrenleri ayrıca çok sigara içmenin yol açtığı bir tür damar tıkanması hastalığı ile de bir araya gelebilir. Bu bakımdan şeker hastaları sigaradan mümkün olduğu kadar kaçınmalıdırlar.

Diyabet ve ŞİŞMANLIK,

Şişmanlık hem sebep hem de sonuç olabilir. Konusu kapsamı oldukça geniş ve karmaşık bir konudur. Şişmanlığın temel sebebi, vücudun  enerji depolaması, yani ısı enerjisinin gereğinden fazlasının yağ şeklinde vücutta tutulması sonuncu  meydana gelir. Çok detaylı bir konu olduğundan şimdilik bu kadar yeterli.

Şişmanlık ve Diyabet,

Şeker şişmanlık yapar şişmanlık da şeker, konusu kapsamı oldukça geniş ve karmaşık bir konu-
dur. Şişmanlığın sebebi, enerji depolaması yani ısı enerjisinin gereğinden fazlasının yağ şeklinde vücutta tutulması olduğuna göre iki tür şişmanlıktan bahsedebiliriz.

Bunların birincisinde şişman olan kişi az enerji harcıyor ve enerjinin fazlası depolanıyordur. Böyle şişmanlıklara örnek tiroid bezinin iyi çalışmaması, yani hipotiroidi durumudur.

Tirold bezinin eksik çalışmasına vücutta oksijen tüketimi azalması az yakıt kullanılması, dolayısıyla yakıt fazlasının yağ şeklinde depolanması demektir.

Hormonal şişmanlama,

İkinci tip şişmanlık ise yakıtın eksik yakılmayıp gereksiz yere fazla alınması, yani fazla yemeye bağlı şişmanlıktır. Anlatırken bu kadar basit anlattığımız halde gerçekte bu iki şişmanlık tipi bir diğerinden bu kadar keskin çizgilerle ayrılmamıştır.

Şeker şişmanlık yapar şişmanlık da şeker;

İki sebebin iç içe olduğu şekiller de vardır. Bazı şişman kişilerde hem enerji harcanması azalmış, hem de iştah artmıştır. Birinci tip olan hormon sebepli şişmanlık, daha çok tiroid bezinin tembelliğinde, şeker hastalığında, cinsiyet hormonlarının kadında ve erkekte düzensiz salgılanması durumunda görülür.

Şişmanlık sadece kilo almak değildir!

Demek ki, şişmanlık şikáyeti söz konusu olduğunda acaba şişmanlık yanında bir hormon hastalığı var mı yoksa sadece bir yağ birikimi mi söz konusu diye düşünmek gerekir.

Şişmanlığın tedavi prensipleri de bu ayırıcı teşhise bağlıdır. Basit şişmanlıkta tedavinin başarısı, rejim yapılmasına yani az yakıt almaya bağlıdır.

Rejim yapılmasını zorlaştıran şartların başında ruhsal durum yani psikolojik çatışmalar gelmektedir. içinde bulunduğu şartlardan hoşnut olmayan kişi kolay rejim yapamaz. Bir şeyler yemek, gizli üzüntüleri ve tatminsizlikleri bir süre için unutturur.

Zayıflama önce beyindedir,

Bundan sonra da bir şeyler yendiği için alınan kilolara üzülmeyi unutmak için fazla
yemek ihtiyacı doğar. Böylece kısır döngü sürer, gider.

Psikolojik sorunlar çok önemli olduğundan acıkan şişman kişinin midesi değil beynidir diyebiliriz. Bu sebeple, zayıflama rejimlerinden önce, psikolojik hazırlanma devreleri olmalıdır. Kendisini hazırlamadan rejime başlayanlar, sıklıkla rejime ara verirler.

Zayıflama rejimlerinin ana ilkeleri:

1- Gereğinden az kalori almak.
2- Gereğinden az su içmemek,
3- Gerektiği kadar tuz, maden ve vitaminleri de almaktır.
4- Hekimlere düşen görev zayıflama gibi, aslında oldukça basit ve pratik bir konuyu çok yüksek bir bilim veya endüstri halinde sunmamaktır.

Zayıflama sorunu olan kişinin psikolojik gibi anlattığı sebepler aslında ekonomik de olabilir. Bu durumu anlamak ve pahalı rejim listeleri önermemek gerekir.

Şeker hastalığının tedavisi için notlar bir roman olur çünkü oldukça uzun bir hikayedir! Hastalığın tedavisinde bilinmesi gereken ilk prensip, tedavinin ömür boyu devam edeceğidir. Tedavide başarılı olabilmek için her
şeyden önce hastanın hastalığını çok iyi bilmesi gerekir.

Diyeti nasıl uygulayacağı, besin türleri arasında değişimi, idrar ve hatta kanda pratik yöntemlerle şeker ve aseton aramayı öğrenmesi çok yararlı olacaktır.

Diyet aslında herkes için,

Özellikle insülin kullanan şeker hastalarının ayrıca küçük bir hesap makinesi büyüklüğünde şeker ölçerleri kullanarak kan şekerini ölçebilmeleri de mümkün olabilmektedir. Devamlı insülin kullan-
ması gereken hastalar insülin zerklerini kendileri yapmayı oğrenmelidir.

Şeker hastalığının tedavisi için notlar ve şeker hastalığının tedavisindeki başlıca amaçlar, hastalara gereksinimleri olan besinleri düzenlemek ve gün boyu kan şekeri seviyelerinin normale yakın bir düzeyde kalmasını sağlamaktır. Bu amaca ulaşabilmek için başlıca üç olanak vardır.

Diyabet / ŞEKER HASTALIĞININ TEDAVİSİ İÇİN NOTLAR,

1) Diyet,

2) Ağızdan şeker düşürücü ilaçlar veya gerektiğinde insülin kullanmak.

3) Hareketlilikle, iskelet adalelerinin alınan kaloriyi sarf etmelerini sağlamak.

Kimi almalı kimi vermeli,

Diyet ile hastanın ideal kilosu ve fiziksel faaliyetleri  dikkate alınmalı, hastanın durumuna uygun tedavi planlanmalıdır. Gelişme çağındakilere, gebelere protein daha fazla ve şişmanlara yağın, böbrek hastalarına da
proteinin daha düşük miktarlarda verilmesi gerekir.

Ayrıca prensip olarak fazla kilolu hastalara zayıflatıcı, zayıflara normal kiloya ulaştırıcı ve gelişme çağında olanlara da normal gelişmelerini aksatmayacak bir diyet düzenlenmesi gerekir.

Diyabet, Ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlar,

İnsülin protein yapısında olduğundan ağız yoluyla alınırsa midedeki asit ve enzimler tarafından süratle parçalanıp etkisiz hale gelir. Bu nedenle yapılan araştırmalar sonucu ağız yoluyla kullanılan ve kan şekerini düşüren ilaçlar geliştirilmiştir.

Kan şekerini düşüren pek çok ilaç geliştirilmiştir. Bu ilaçar başlıca iki gurupta toplanabilir.

1- Dokularda şekerin kullanımını arttırarak etkili olanlar.

2- Etkilerini gösterebilmeleri için pankreasın insulin salgılama yeteneği olması gerekir. Zira bu ilaçlar pankreasta insülin sentezini yapan hücreleri (beta hücreleri uyararak etkili olmaktadırlar). Bu nedenle yalnız erişkin tipi şeker hastalığında kullanılırlar.

Şeker hastalığında insülin ile tedavi, çabuk etkili olan insülinlerin görünüşü berraktır. Etkileri çabuk
başlayıp kısa sürer. Damar içine, cilt altına veya adale arasına zerk edilebilirler. Bu tip insülinler başlıca diyabet koması tedavisinde kulanılmaktadır.

Günde üç kez,

Etkileri kısa sürdüğü için her yemekten önce olmak üzere günde üç defa zerk edilmeleri gerekir. Orta ve uzun etkili insülinler bulanık görünümde olup sadece cilt altına zerk edilebilirler. Zerk yerinden yavaş kana karışmalarını sağlamak ve etkinin daha uzun süre devam etmesi için çinko veya protomin gibi maddeler eklenmiştir.

Tedavide kullanılan insülinler sığır veya domuz pankreaslarından elde edilmektedir. Aynca insan insülin formülünde yarı sentetik olarak elde edilen insülin preparatları da tedavide kullanılmaktadır.
İnsülin tedavisinde, antibiotik tedavisinde olduğu gibi standart bir uygulama dozu yoktur.

Doz her hastanın kan şekeri cevabına göre ayarlanır. Başlangıçta düşük bir dozla başlanıp, kan şekerini normal
düzeyde tutacak doza ulaşılır. Orta etkili insülinler uygulanırken uygun dozların tespit edilebilmesi için üç günlük aralarla kan şekeri değerlendirilir.

Şeker hastalığında insülin ile tedavi;

İnsüline bağımlı hastaların çoğunluğunda günlük insülin ihtiyacı 20-60 ünite arasında değişmektedir. Günlük ihtiyaç 200 ünitenin üzerinde ise insülin direnci söz konusudur. Bu duruma mikrobik hastalıklar, insülin direnci yaratan ilaçlar, diğer hormon hastalıkları veya insülini etkisiz hale getiren antikor adı verilen bağışıklık maddelerinin yapımı gibi nedenler sebep olabilir.

İnsülin enjektesi,

İnsülin tedavisi uygulamak için son senelerde deri altına belirli bir dozda devamlı insülin zerk etmeye uygun pompalar geliştirilmiştir. Halen bu pompalar, şeker koması tedavisinde ve şeker ayarı sağlanamayan bazı özel olguların ve gebe diyabetlerin tedavisinde kullanılmaktadır.

İnsüline bağlı yan etkiler,

En önemli yan etki kan şekeri düşmesidir, insülin kullanan her şeker hastası, şeker düşmesi belirtilerini çok iyi bilmelidir. Bu belirtiler açlık hissi, çarpıntı, soğuk terleme, ellerde titremeler, halsizlik, davranış bozukluklar, şuur bulanıklığı ve tedavi edilmezse tam şuur kaybı yani komadır.

Şeker düşmesi, yanlışlıkla ihtiyaç üzerinde insülin uygulanması sonucu olabileceği gibi, öğünlerin az miktarda olması veya atlanması sonucu, ya da aşırı bedensel faaliyeti takiben husule gelebilir. Bu durumda hemen bir meyve veya bir bardak süt içilmeli, bunlar yoksa şeker düşüklüğü komasına girmemek için şeker yenilmelidir.

Diyabet ve Şeker koması,

Koma halinde yapılabilecek tek müdahale damar yoluyla yüksek konsantrasyonda glikoz içeren serum vermektir. Şeker düşüklüğüne bağlı koma şeker verilmesini takiben hemen durum düzelir. Mudahele edilmemesi durumunda riskler yüksektir.

Şeker hastalığında ilaç ve insülin tedavisi, bazı ilaçlar, örneğin romatizma tedavisinde kullanılan ilaçların bir kısmı, aspirin, tansiyonu düşürmek için kullanılan (monoamino oksidat inhibitörü içeren) bazı ilaçlar, kanın pıhtılaşmasını önlemek amacıyla ağız yoluyla kullanılan bazı ilaçar. Bu grup ilaçlar, kan şekerini düşürücü etkiyi arttırmaktadır.

Buna karşı bazı ilaçlar (kloramferikol sınıfı antiblotikler, bazı idrar söktürücü ilaçlar, bazı kalp ilaçları ile hormonlar gibi), bu ilaçların etkilerini engellemektedir. Bu grupta bulunan ilaçların da bazı yan etkieri bulunmaktadır. Klorpropamid grubundan olan ilaçlar idrar miktanını azaltıcı bir etki göstermektedir ve birlikte alkol içilirse, yüzde
kızarma, çarpıntı ve baş ağrısı husule gelmektedir. Bazen sarılığa neden olmaktadır.

İlaç şart,

Deride alerjik döküntüler olabilmekte ve nadiren kemik iliğinde kan hücrelerinin yapılmasını da azaltabilmektedirler.

Ayrıca insülin salgılatarak iştahı açabilir ve depo yağlarının yapımını arttırabilirler.

Diyabet / Şeker hastalığında ilaç ve insülin tedavisi;

Bu grup ilaçlar daha önce de belirtildiği gibi yalnız insülin gereksinmesi olmayan ve diyete rağmen kan şekeri kontrol altına alınamayan erişkin tipi şeker hastalarında kullanılabilirler. Kullanılan herhangi bit ilacın etkisiz olduğunu söyleyebilmek için uygun doza çıkıldıktan sonra en az bir ay süre ile kullanılması gerekir.

İlaçların yan etkileri,

Bu tip ilaçların etkisi 10-15 sene sürebilir. Bu süre sonunda pankreasın insülin yedeği tükenirse etkisiz kalırlar. Ayrıca bazı ameliyatlar, gebelikler esnasında, ağır mikrobik hastalıkların mevcudiyetinde, tedaviye geçişi olarak ara vermek ve insülin uygulamak gerekebilir.

Diyabet ve İnsülin ile tedavi,

Pankreaslardan insülin yapılmayan I. tip şeker hastaları ile, II. tipi şeker hastalığı olup, ağızdan verilen şeker düşürücü ilaçlarla kan şekeri düşürülemeyen hastalar, diyete rağmen kan şekeri yüksek olan gebe şeker hastaları ve şeker komasındaki olgularda mutlak insülin kullanılması gerekir.

İnsülin hayat kurtarır,

Etki surelerine göre insülinler, çabuk, orta ve uzun etkili insulinler olmak üzere üç grupta toplanır. Çabuk etkili olan insülinlerin görünüşü berraktır.

Etkileri çabuk başlayıp kısa sürer, damar içine, cilt altına veya adale arasına zerk edilebilirler. Bu tip insülinler başlıca diyabet koması tedavisinde kullanılmaktadırlar. Etkileri kısa sürdüğü için her yemekten önce olmak üzere
günde üç defa zerk edilmeleri gerekir. Geçmiş olsun!

Related Articles

Adblock Detected

Merhaba. Sitemiz yoğun bir emeğin ürünüdür! Sitede dolaşmak için lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatın. Please Close The Ads Protector.