Sağlık

Cinsellik Tarihi, içgüdülerimiz nereden geldi, nereye gidiyor?

Cinsellik tarihi hakkındaki düşüncelerimiz, son üç yüz yıldır cinselliğin tarihinin bir baskı tarihi olduğunu iddia eden “baskıcı hipotez” tarafından büyük ölçüde şekillenmiştir. Cinsellik, üreme amaçları dışında tabudur. Bu hipoteze göre kendimizi bu baskıdan kurtarmanın tek yolu cinselliğimiz hakkında daha açık olmak ve onun hakkında konuşmak ve bundan zevk almaktır.

Cinsellik tarihi ve yani ayıplar tarihi insanla başlar ve bazı insanlara göre cinsellik içgüdüsünden amaç üremektir. Cinsellik nefes almak, yemek yemek, işitmek, görmek gibi sağlıklı her bedenin bir fonksiyonudur ve doğal olarak bu unsur doğru yer ve zamanda kullanılmalıdır.

Cahil yaklaşımlar özellikle gençlerin cinsel sağlığını tehdit etmektedir. Cinsellik ayıp değil doğal bir gerçekliktir! Neden ayıpmış ? Sağlıklı evlilikler ve gençlerin sağlıklı sosyalleşmesinde dengeli ve samimi bir bir cinsel eğitimin katkısı çok büyüktür. 

Cinsellik tarihi, İnsan ve cinsellik içgüdüsü,

Elbette onun içinde olan zevk ve şehvet ise kolay kolay saf dışı edilecek, rahat disipline alınacak bir konu değildir.

O nedenle de insan oğlunun ilk cağlarından beri, bu öğe değişik güçler olarak kadın erkek ilişkilerini şekillendirmiştir. Toplum tarihine bakıldığında haz öğesi özellikle erkeğe gücü, dolayısı ile seçme hakkını vermiştir.

Erkek istediği kadınla beraber olmak istemiş, kendi seçim hakkı daha ağır basmıştır.
Cinsel aktivitenin sonunda bir yavru oluşur. Bu durum kadında son derece kuvvetli bir içgüdü olan annelik hissini yaratır. Babada da babalık içgüdüsünün doğmasına neden olmuştur.

Cinsellik tarihi ve ayıplı içgüdüsü;

Sonuç, insanı insan yapan en önemli içgüdülerden biri olan aile kurma ve kuşakları yaşatma içgüdüsüdür. Ve yine tarihe bakıldığında cinsel konular içgüdüsel anlayış içinde ve aile çevresi içinde kaldığında insan toplumları yücelmiştir. Her bakımdan gelişerek yaşamlarını uzun süre devam ettirmişlerdir.

Erkeğin gücü,

Aksine, cinsel haz duygusunun ön planda tutarak yaşamlarını sürdürmeye başlayınca ipin ucunu kaçırmışlardır. Toplumları en sonunda çökmüş ve yok olmuştur. Birey olarak da cinsel hislerini aşağılayan, bayağılaştıran insan, çirkin ve kötü olmuştur.

Roma, Bizans imparatorluklarının çöküşü bu bilginin toplumsal örnekleridir. Öte yandan orta çağdaki tutucu Hiristiyan anlayışı gibi baskı da bireylere huzursuzluk vermiştir. Günümüzün bazı toplum ve insanlarında da yukarıdaki bulguları izlemek mümkündür.

Zevk düşkünlüğü,

Ayrıca cinsel konular sadece aşırı haz düşkünlüğüyle ele alınmalıdır. Aynı zamanda konuyu insani kabul edilmeyecek kadar sınırlar içine de sokmak doğru değildir. Cinsel içgüdü toplumsal kurallar içinde değer verilerek kabul edilmeli, başka deyişle biyolojik anlayışı inkar etmeyen bir yol izlemelidir.

Aşırı ve sapkınlık seviyesinde görülen cinsel arzu ve tutkular cinsel sağlığı korumak için iyileştirilmelidir. Cinsel bilim açısından erotizm denen cinsel zevki kamçılama, kışkırtma olayı ile karıştırılmamalıdır.

Cinsellik ve ayıp,

Bu paragrafta, ilişkinin elbette insanlık ırkının devamını sağlayan temel bir etkinlik olduğunu anlattık. Bunun yanında cinsellik yemek gibi doğaldır ve elbette biraz örtünmeyi, saklanmayı da gerektirir. Sokak köşesinde döner yer gibi cinselliği yaşayamazsınız! Bir et yığını gibi üreme organlarınız ortada, yatak odasındaymış gibi salına aslına yürüyemezsiniz meydanlarda. Cinsel arzu gibi utanma da, yaradılıştan gelen bir duygudur. Cinsellik gizli yenen bir yemektir!

Cinsellik içgüdüsü tarihi konusunda maalesef 20. asırda dahi özellikle biyolojik dayanaklı araştırmalar çok ayıplanmış ve hor görülmüştür. 1925 yılında İngiltere’de bilimsel bir mecmuada Marshal M. bir yayın yapmıştır. Denebilir ki, özellikle hekimlik açısından böyle bir yayının ilk defa tıbbi dergiye kabulü büyük aşama olmuştur.

Birinci Dünya savaşında cinsellik,

Birinci Dünya Harbi’nden önce ve sonra Almanya, Avusturya gibi o zamanlar tıbbın çok ileri olduğu ülkelerde dahi ciddi biyolojik bilimsel araştırmalara, yayınlara rastlamak mümkün değildir. Halk ve hatta hekimler o zamanlar gene hekimler tarafından hazırlanmış bir yayını okudular. Viyana’da hazırlanmış 8 ciltlik bir cinsel bu ansiklopediden çok istifade etmişlerdir.

bu ansiklopedi, o zamanlar özellikle biyolojik açıdan en önemli kaynak eser sayılıyordu. 20. yüzyılda halk için yazılan birçok kitaplara kaynak eser olmuştur.

Freud’un cinselliği,

Cinsiyet konusunun yarı bilimsel veya tam bilimsel geçmişine bir bakın! Sigmund Freud’u (1856 -1939 ) hemen hatırlamamak mümkün değildir. Freud Psikiyatri bilim dalında ilkeleri, psiko-analiz tekniği açısından (ister kabul edilsin ister edilmesin) büyük aşamalar getirmiş bir bilim adamıdır. Cinsiyet konusunun biyolojik olmayan yani ruhsal yönüne ilk giriş yapan odur (1886 -1899 ).

Amerika’da cinsellik,

Hepimizin bildiği gibi Amerika Birleşik Devletleri gelişmiş bir ülkedir. Yani hem toplumsal gelişme, hem de tıp alanında son yılların en ileri gitmiş ülkesidir. Konunun bu ülkede gelişmesine bir göz attık. Ve görüyoruz ki ilk defa biyolojik bilimsel yaklaşım yaparak Am. Med. Ass. (ABD Tıp Birliği) bir konuşma ile yayın yapma teşebbüsü yapılmıştır. Bu, Denis Low Lewis (M.D.) tarafından 1899 da yapılmıştır. Ancak yazdığı yazı hafif bir konu ele alındığı için “The gynecologic consideration of the Sexual Act” bu tarihteki (JAMA Journal of American Medicial Association) tarafından kabul edilip yayınlanmamıştır.

Öldükten sonra değer verilmiştir!

Yazı ölen yazarın anısına ancak 1983 yılında takdir görerek JAMA (2-222)’de yayınlanmıştır. Yani 84 yıl sonra.
Buna karşın erkekte ejekulasyon fizyolojisinin Foster M.A text book, Physiology Lea Bros and Co. Philadelphia 1885’te fizyoloji kitabı içinde yer aldığını görüyoruz. Sonuç olarak 2000’li yıllara gelene kadar cinsellik bilim dünyası tarafından bile zaman zaman ayıp ve hafif bir konu olarak algılanmıştır.

 

Source
Sağlık ekleri

Related Articles

Adblock Detected

Merhaba. Sitemiz yoğun bir emeğin ürünüdür! Sitede dolaşmak için lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatın. Please Close The Ads Protector.