Sağlık

Bypass ameliyatı nedir, nasıl yapılır? Kalp hastalıklarında ameliyat!

Bypass ameliyatı nedir, nasıl yapılır?Kalp hastalıklarında ameliyat! Koroner bypass ameliyatı nedir? Kalbi besleyen damarlardaki daralma veya tıkanma sonucu, kan akımının azalması kalbin yeterli oksijen almasına engel olur. Bu durumda daralmış veya tıkanmış olan kısmın daha ilerisine kan akımını artırmak için koroner bypass ameliyatı yapılır.

Bu işlemde bacaktan alınan toplar damar ve göğüs kemiğinin her iki  tarafında seyreden İMA kullanılır. Böylece daha önce kısıtlı miktarda kan giden kalbin adalesi kan akımı arttırılmış olduğundan ihtiyacı olan yeterli oksijeni almış olur. Bu işlem seneler önce ameliyat riski yüksek olan bir prosedür idi. Ancak son senelerde cerrahi teknik ve imkânlardaki gelişmeler, kalbin ameliyat esnasında ve sonrasında mükemmele yakın korunması bu tür ameliyatların riskini önemli ölçüde azaltmıştır.

Teknoloji ve bypass ameliyatı,

Halen by-pass ameliyatını rutin olarak uygulayan kliniklerde ameliyat tehlikesi basit bir genel cerrahi ameliyatındakine yakındır. Çoğu hasta açık kalp ameliyatına gireceğim diye korku içinde opera-
töre başvurur. Fakat günümüzde ameliyat en basit şekle indirilmiş ve cerrahi kardioloji ile anestezi işbirliğine tecrübeli ameliyat, yoğun bakım ve ameliyat sonrası hemşire bakımı da eklenince önceleri kabus gibi görünen bu ameliyatlar Batılı ülkelerde olduğu gibi memleketimizin bazı kliniklerinde rutin ve tehlikesi az bir prosedür
haline gelmiştir.

Bypass ameliyatı artık daha güvenli,

 

Bypass’ın yanında mitral kapağın ani olarak yetmezlik göstermesi acilen cerrahi müdahele gerektirir. Burada hastanın kapağı suni bir kapak ile değiştirilerek, yetmezlik giderilir. Kalbin duvarındaki deliğinde çok acil olarak cerrahi yöntem ile kapatılması gerekmektedir, yoksa ölüm kaçınılmaz olacaktır.

Koroner bypass ameliyatı nedir?

Ritim bozukluğu ön planda ise aritmiyi yapan doku elektrofizyolojik yöntemle tespit edilerek, cerrahi olarak bu kısma müdahale edilir ve aynı zamanda anevrizma kesesi çıkartılıp, geri kalan açıklık dikişlerle kapatılır. Kalbin içinde pıhtı var ise basit olarak pıhtının temizlenmesi işlemine gidilir. Bütün bu işlemlere gerektiğinde koroner bypass ameliyatı ilave edilir.

Bypass ameliyatından sonra ne yapmalı? Her şeyden önce ameliyatın gayesi hastayı normal yaşama döndürmektir. Tabii ki bu 70 yaşında ameliyat olan bir kimseyi 10 yıl geriye değil de, aynı yaşlarda sağlıklı bir şahsın yaşamına döndürmektir.

 

Daha önceleri yürümekle, yemekten sonra veya istirahat sırasında gelen ve hastaya sıklıkla korku veren ağrıların ani olarak geçmesi birçok hastaya mucize gibi gelmektedir.

Rahman diler Bypass ameliyatı yaşatır!

Ameliyat olan hastalar bu kaliteli yaşamlarını daha uzun seneler sürdürmek istiyorlarsa bazı önlemleri almaları yerinde olacaktır. Eğer hipertansiyonu olan bir kişi muhtelif ilaçlarla tansiyonunu normal seviyelere düşürmüyor ise kalbi yüksek bir dirence karşı çalışacak ve yorulacaktır.

Ayrıca bir hastalık olarak çoğu kimse tarafından kabul edilmeyen yűksek kan basıncı vücuttaki bazı hayati organlar üzerinde çok tehlikeli olabilecek komplikasyonlara yol açabilir. Demek ki yüksek kan basıncı olan bir by-pass hastası Kardioloğu ile iyi bir diyaloğa girip gerekli ilaç ve önlemleri alması gereklidir.

Bypass ameliyatından sonra ne yapmalı;

Ayrıca yağ ve kolesterol seviyesi yüksek olan gıdaların mümkün olduğu kadar sofralardan uzak tutulmasına dikkat edilmelidir. Zira bazı araştırmalar by pass materyali olarak kullanılan toplar damarlarda on sene içinde atherosclerosis (damar sertliği oluşma ihtimalinin diyetine dikkat etmeyen grupta daha sıklıkla rastlandığını göstermektedir).

Kötü alışkanlıklara son!

Sigara ve tütün alışkanlığı var ise buna bir son vermek yine ameliyat olmuş kişinin menfaati gereğidir. Stresten mümkün oldukça kaçınmak gerekmektedir. Ameliyattan sonra tavsiyeleri tutan hastaların büyük bir çoğunluğu sağlıklı ve daha kaliteli bir hayata döneceklerdir.

Zaten bypass ameliyatının en büyük amaçlarından birisi de kişiyi normal hayatına ve işine döndürmektir.

Bypass ameliyatı!
Bypass ameliyatı!

By-pass ameliyatı ve mali bütçesi nedir?

Halen memleketimizde düşük bütçelere mal olan bypass ameliyatı, Avrupa’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde
çok yüksek mali değerlere çıkmaktadır.

Memleketimizdeki bazı hastanelerde Batı ülkeleri seviyesinde yapılan bu tür ameliyat için çok miktarda döviz harcayarak lisan probleminin büyük sıkıntıyı yarattığı bir ortamda ameliyat olmaları artık gereksizdir. Hem dövizimiz memleketimizde kalır hem hastalarımız yukarıda belirttiğim sıkıntıları çekmeyerek Batı standartlarında ameliyat olma şansına kendi ülkesinde artık sahiptir.

 

Bypass ameliyatı nasıl yapılır? Kalbin yeniden kanlandırılmasına yönelik ilk cerrahi işlem 1950 yılında göğüs kemiğinin her iki tarafında seyreden internal arterin kalp içine açılan bir tünele yerleştirilmesi metodu idi. Açık kalp tekniği kullanılmadan yapılan bu ameliyatla konulan damarın bir kısmının açık kalmasına karşın kalbe yeterli kan taşıyabildiği daha sonraki senelerde ortaya çıkarıldı.

Bypass ameliyatı nasıl yapılır?

Her sene milyonlarca insanın ölümüne neden olan bu hastalığın cerrahi işlem için daha etkin yollar arandı. 1960 yılında New York’lu kardiovasküler cerrah Goetz ilk defa göğüs kemiğinin her iki yanında seyreden IMA (internal mammary arter)’nin sağ taraftakini direkt olarak sağ koroner artere değişik bir metodla ağızlaştırdı (anastomoz).

Bypass ameliyatı ilk adımlar,

Böylece koroner by-pass cerrahisinde en olumlu adım atılmış oldu. 1960’lı yılların ortalarına doğru Dr. Kolassov ve arkadaşları bir seri IMA-koroner arter by-pass hasta grubunu yayınladılar. Ancak o sıralarda IMA’nın kalbin
bütün darlıklarını by-pass etme olanağı olmadığından, diğer bir yöntem aranmaya başlanıldı ve 1960’lı yılların sonlarında Dr. Favalaro, insanda ilk defa başarılı olarak bacaktan aldığı yüzeyle toplardamarı by-pass materyali olarak kullandı.

Bunu takip eden yıllarda yüz binlerce hastaya bu metodla by-pass ameliyatı uygulandı. Bu prosedür hem daha kolay idi hem de kalbin daralmış veya tıkanmış bütün damarlarına müdahale etme olanağı vardı.

Bypass ameliyatı hayat kurtardı,

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz koroner arter by-pass cerrahisinin yanında geçirilmiş olan kalp krizinin kalpte yapmış olduğu mekanik komplikasyonlar ve iyileşmesine de kısaca değinmekte fayda vardır.

Genellikle koroner kalp hastalığından bahsedildiğinde bu komplikasyonlardan pek bahsedilmez. Ancak hayatı tehdit eden bu dörtlü grubu açıklamak gerekir. Miyokard infarktüsünün gelişmesinden birkaç gün kadar sonra bazı grup hastalarda cerrahi işleme gerek duyulan komplikasyonlar meydana gelir.

Kalp krizi sonrası,

1) Kalbin odaları arasında normalde olmayan bir defektin (açıklığın) meydana gelmesi (ventriküler septal defekt).
2) Sol kalpteki kulakçıkla karıncık arasındaki mitral kapağın ileri derecede yetersizlik göstermesi.
3) Sol ventrikülün delinmesi (rüptür).
4) Sol ventrikülün balonlaşma yapması (sol ventrikül anevrizması).

Bütün bu saydığımız mekanik komplikasyonlar miyokard infarktusune bağlı olarak gelişir. ilk üç grubu teşkil eden hastalar acil olarak ameliyata alınmaz iseler hayatla ilişikleri kesilebilir.

Damar sertliği ile ilgili kalp hastalıkları ve koroner arter cerrahisi (bypass ameliyatı)

Bypass ameliyatı ile iyileşme, koroner arter hastalığı, kalbi besleyen damarlardaki daralma, tıkanma veya spazm neticesi kalbin yeterli derecede beslenememesi sonucu meydana gelmektedir. Kalp, vücudumuzdaki diğer
organlardan çok daha fazla oksijene, dolayısıyla kana ihtiyacı olan ve beslenmesi azaldığı zaman genellikle alarm sinyalleri veren bir organımızdır.

Bu sinyaller çoğunlukla göğüste ağrı, baskı ve sıkışma hissi, kola, sırta vuran türde ağrılar olabilir, bazen de miyokard infarktüsü ile ve hatta bir kısım hastalarda muayyen tetkiklerde ortaya çıkartılan sessiz istemi dediğimiz şekilde kendini gösterir.

Yukarıda belirttiğimiz belirtiler kişiyi çok huzursuz edebilir ve çoğu zaman panik içinde kendisini iyi edebilecek doktor aramaya koyulur.

Kalbini iyi besle,

Koroner arter hastalığının iyileşmesi son 20 yılda büyük aşamalar göstermiştir. Her hastaya ameliyat yapılması gerekmez, zira bir grup hasta tıbbi işlem, diğer bir grup PTCA dediğimiz kalp damarlarının özel bir balonla genişletilmesi işlemine tabi tutulur, geri kalanlar da cerrahi işleme yönlendirilirler.

Kalbin yeniden kanlandırılmasına yönelik ilk cerrahi işlem 1950 yılında göğüs kemiğinin her iki tarafında seyreden internal arterin kalp içine açılan bir tünele yerleştirilmesi metodu idi.

Doğumsal kalp hastalıklarının cerrahi iyileştirilmesi;

Doğumsal kalp hastalıklarının cerrahi iyileşmede Fontan proseđürü olarak adlandırılan bir diğer ameliyatın geniş bir uygulama alanı vardır. Bu ameliyatla, sag kulakçıkla akciğer ana damarı arasında direkt bir kominikasyon kurulur.

Kulakçıklar arası delik kapatılır ve akciğer damarının kalpten çıkışı iptal edilir. Böylece sağ kulakçığa gelen
karbondioksitten zengin kirli kan doğrudan akciğerlere akıtılır. Akciğerlerden dönen oksijenlenmiş kan da büyük bir karıncıktan ana atardamar yolu ile vücuda pompalanır.

Bypass ameliyatı ile iyileşme

Anatomik düzeltmenin mümkün olmadığı, tek karıncık (üniventricular heart), kulakçık ve karıncıklar arası kapaklardan birinin tıkalı olması (Triküspid atrezisi, mitraatrezi) ve bazı diğer kompleks anomalilerde, Fontan ameliyatı ile fizyolojik bir düzeltme sağlanabilir. Böylece hastalar normale yakın bir efor kapasitesi ile günlük hayatlarını rahatça sürdürme imkânına kavuşurlar.

Kalp hastalıklarında acil kalp cerrahi işlem, kalp krizleri sonrası kalbin karıncıkları arasında ani olarak oluşan bir delik veya mitral kapağın ani olarak ileri derecede kaçırması, hastayı sol kalp yetersizliğine sokacaktır.

Kalp delinmesi,

 

Kalbin duvarındaki delinme (rüptür) sonucu kan kalbin zarı içinde birikecek ve kalp tamponadil dediğimiz durum ortaya çıkacaktır. Yani zaten geçirilmiş olan miyokard infarktüsü ile gücü iyice azalmış olan kalp, kanın sıkıştırıcı etkisi ile iflas edecek ve ölüm çok acil cerrahi işlem yapılmamış ise kaçınılmaz olacaktır.

Ancak bu son grup hastaların teşhisi için birçok Batı ülkelerinde bile geç kalınmakta ve cerrahi işlem uygulanamamaktadır. Zira miyokard infarktüsü (Kalp krizi) geçirmiş olan hastanın şok tablosu ile çok karışmaktadır.

Mekanik komplikasyonların dördüncü grubunu teşkil eden ve halk arasında kalp balonlaşma yaptı diye adlandırılan sol ventrikül anevrizması hastaları için durum daha değişiktir. Oluştuktan sonra acil cerrahi işleme çoğunlukla gerek duyulmaz ancak, bu hastalarda:

Kalp balon yaptı,

a) Sol kalp yetmezliği.
b) Angina pectoris.
C) Kalbin içinde pıhtı veya periferik emboli
(pıhtı atması).

Ne zaman ameliyat,

Yukarıdakilerden birisi varsa, o zaman cerrahi işlem planlanır. Miyokard infarktüsü sonucu meydana gelen kalp yetmezliği, sol kalbin yüzde 25 ve daha fazlasının görevini yapamayacak derecede hasar görmesi sonucu pompa gücünün azalması ile meydana gelir.

Kalp hastalıklarında acil cerrahi işlem;

Kalbin içinde pıhtı varsa yüzde 5 ihtimal ile periferik emboli (vücudunherhangi bir kısmına kan yolu ile pıhtı verilmesi) ihtimali vardır. Reentery tarzında taşikardi tıbbi işlem ile kontrol altına alınması güç olan ve hayatı tehdit eden bir ritm bozukluğudur.

Klap krizi,

Kalp krizinin mekanik komplikasyonlarından bahsettikten sonra kısaca cerrahi işlemlere değinmekte fayda vardır. Cerrahi işlem açık kalp tekniği kullanılarak yapIlmaktadır. Miyokard in-farktüsüne bağlı olarak gelişen ventriküler septal defekt (kalbin her iki karıncığı arasında oluşan delik) suni bir yama ile kapatılır.

Ancak doğumsal olan defektlerin aksine, kapatIlacak yer çok frajildir ve dikişlerin bu dokuda tutması çok güçtür. Ölü doku kesilir ve özel teflon ile desteklenmiş olan dikişler ve özel bir yama ile bu çok frajn olan dokunun çevrelediği deliğin kapatılmasına çalışılır.

Açık kalp ameliyatı ile işlem, hastalara açık kalp tekniği ile tam düzeltici ameliyat uygulanır. Karıncıklar arası delik kapatılıp, akciğer ana damar çıkışındaki darlık giderilerek uygulanan tam düzeltme ile hastalar normal yaşam kalitesine kavuşurlar. Akciğer damarları tam düzeltmeyi kaldıracak kadar geniş olmayan hastalara önce bir yardımcı ameliyat uygulanır.

Akciğer kan akımını artırmaya yönelik bu ameliyatla hastalardaki morluk azalır, akciğer damarları genişler
Bir yıl kadar sonra da hastalar yine tam düzeltici ameliyata alınırlar

Büyük damarların transpozisyonu,

Doğumsal kalp hastalıklarının önemli bir grubunu oluşturan bu anomalide, ana atardamar ve akciğer ana damarı yer değiştirmişlerdir.

Açık kalp ameliyatı ile iyileşme;

Sağ kulakçık ve karıncığa dönen karbondioksitten zengin kirli kan akciğerlere gitmesi gerekirken anormal olarak sağ karıncıktan çıkar ana atardamar yolu ile yine vücuda pompalanır. Akciğerlerden sağ karıncığa dönen oksijenlenmiş temiz kan da sol karıncıktan çıkan akciğer ana damarı ile tekrar akciğerlere gider.

Bu birbirinden bağımsız iki dolaşım durumunda hastaların yaşamaları, kulakçıklar veya karıncıklar arası delik veya açık kalmış duktus arteriosusun bulunma halinde mümkün olmaktadır. Buna rağmen hastalara büyük bir çoğunluğu (% 90’1) iyileşmedikleri takdirde ilk bir ay içinde ölebilmektedirler.

Trafik karışmış,

 

Bu anomali ile doğan bebekler ileri derecede morlu (siyanoz) ve solunum sıkıntısı içersindedirler. Bu hastalara yapılaca ilk yardım balonlu kateterle kulakçıklar arası deliği genişleterek temiz kan karışımını artırmaktadır. Daha sonra bebekler 3-aylık iken açık kalp ameliyatına alınarak kulakçıklar arası yeni bir besleme yapılır.

Böylece vücuttan gelen kirli kan akciğerlere gidecek şekilde sol karıncığa, akciğerlerden gelen oksijenlenmiş temiz kanvücuda pompalanmak üzere sağ karıncığa akıtılır. Kulakçıkların kendi dokusu ile gerçekleştirilen Senning ameliyatı daha çok tercih edilmektedir.

Rahman korusun bebekleri,

Bu ameliyatla dolaşım normale döndürülerek hastaların günlük hayatlarını rahatça sürdürmeleri sağlanır. Son yıllarda geliştirilen “Arteriel Switc” denilen ameliyatla doğumdan sonraki 2-3 hafta içerisinde büyük damarların yeri değiştirilerek yapılan anatomik düzeltme ile de çok iyi sonuçlar alınmaktadır.

Kalp ameliyat işlemleri çeşitleri, açık kalp ameliyatı tekniği ile yani extra korporeal dolaşım kullanmak suretiyle yapılan kalp ameliyatlarını 3 büyük grupta toplamak mümkündür.

1- Romatizmal kalp hastalıkları ve cerrahi işlemler:

Romatizmal kalp hastalıkları az gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çok sık görülmektedir. Batı ülkelerinde ise hemen hemen kalmamıştır. Hastalık özel tür bazı streptekokların anjin vs. yapmaları ve bunun gerekli şekilde iyileştirilmesiyle, mikropların kana karışarak, kalp kapakçıklarında yerleşmeleri ile ortaya çıkar.

Gariban hastalığı,

Dolayısıyla her anjin vakası basite alınmayıp, çok kati bir şekilde iyileştirilmeli ve mümkünse boğazdaki mikrobun cinsi ve hassas olduğu ilaç tespit edilmelidir. Bu mümkün değilse ve hastanın alerjisi yoksa anjin penisilin ile müdahele edilmelidir.

Koruyucu hekimliğin ülkemizde de gittikçe önem kazanması ve daha yaygın bir şekilde uygulanmaya geçilmiş olmasıyla, romatizmal kalp hastalıkları oranı önemli bir şekilde düşmeye başlamıştır. Çocuk polikliniklerimize müracaat eden hastaların 1970’li yılların başlarında büyük çoğunluğu romatizmal kalp hastalıkları iken 1970’li yılların sonunda yarı yarıya azalma ile romatizmal kalp hastalıkları ve diğerleri eş düzeye gelmişlerdir.

Batı dünyasında olduğu kadar ortadan tamamen kalkması için, oldukça uzun zamana ihtiyacımız olmakla beraber, 2000’li yılların başında Türkiye’nin romatizmal kalp hastalıklarının yenilmesinde, büyük bir mesafe alacağına ve bu hastalığın (görülme sıklığının) ülkemizin bugünkü durumundan çok daha aşağılarda olacağına hiç şüphe yoktur.

Kalp ameliyatı çeşitleri;

Her türlü tedbir ve gayrete rağmen mikroplar kana karışır ve kalbe yerleşir ise derhal kortison dahil gerekli işlem ile kalp kapakçıklarında sekel bırakması önlenmeye çalışılmalıdır. Önlenemezse işte o zaman romatizmal kalp hastalığı ortaya çıkar (Halk arasında konuşulan romatizma ile hiçbir ilgisi yoktur.)

Kalpte 4 kapak mevcut olup, bunlardan bilhassa mitral (sol kulakçık ve sol karıncık arasında) ve aort (sol karıncıkla-kanı vücuda taşıyan büyük damar arasında) hastalığa yakalanırlar.

Kapakçıklar zamanla kalınlaşır, kan geçiren açıklık daralır, kireçleşme olur. Ve kan ya daralan yerden gerektiği miktarda geçemez veya yapısı bozulan kapak iyi kapanamaz ve kanın önemli bir kısmı geldiği yere geri kaçar.

Kalpte kireçlenir.

 

Kalp zamanla büyür, yetmezlik başlar, hastanın efor gücü azalır, nefes darlığı, çarpıntı, tıkanma gittikçe ar-
tar. Bu hastalara da ameliyatla çok faydalı olmak mümkündür. Kapak mümkünse tamir edilir, değilse yerine suni kapak takılır.

Romatizmal kalp hastalıklarında ameliyat işlemleri, yapay kalp kapakları genel olarak ideal olmamakla beraber hemodinamik yönden ve durabilite dediğimiz dayanma süresi yönünden çok tatminkardır. Buna mukabil bu tip kapakların ortak ve en büyük kusuru trombo embolik komplikasyontara yatkın olmalarıdır.

Bu nedenle ender istisnalar hariç, yapay kapak takılmış hastalar, bir ilaçla hayat boyu takip edilmelidir (kanı sulandırmak). Buna rağmen ve son zamanlarda oldukça azaltılmış olmasına rağmen, trombüs formasyonu (pıhtı teşekkülü), yapay kapakların en büyük dezavantajı olmaya devam etmektedir.

Pıhıtıya dikkat!

Romatizmal kalp hastalıklarında ameliyat yöntemi, bu kusuru ortadan kaldırabilmek için bloprostetik (insan veya sığır v.s. canlıların dokularından yapılan kapak) kapaklar yapıldı. Bu kapaklarda hastaların antikoagüte edilme zorunluğu yoktur. Buna rağmen pıhtı komplikasyonlarının daha az olduğuna dair kati istatistiksel sonuçlar elde edilememiştir.

En büyük dezavantajları ise yapay kapaklara göre çok daha az dayanıklı oluşlarıdır. Bugün için bioprotezlerin en büyük kullanılma indikasyonu, çocuk sahibi olmak isteyen genç kadın hastalar olarak düşünülebilir.

ilerde ikinci ameliyatı göze alan ve coamadin almayacağı 3-5 yıl için-de 1-2 çocuk sahibi olmayı planlayan bir kadın hasta için bioprotez kapak kullanmak şimdilik en uygun çözüm yolu olarak görülmektedir.

Romatizmal kalp hastalıklarında ameliyat;

Romatizmal kapak hastalıklarında açık kalp cerrahisi en yaygın olarak Mitralde, sonra aortada ve nihayet az bir şekilde triküspitte uygulanmaktadır. Mitralde saf darlıklarda açık veya kapalı kalp ameliyatı tekniği ile Kommissurotomi son derece efektif olup, en üstün metoddur.

Bu başka romatizma,

 

Gene mitral yetmezliğinin bazı şekillerinde replasman yerine plasti yapılmak tecrübeli ellerde iyi sonuçlar vermektedir. Buna mukabil edinilmiş bütün aort kapak hastalıklarında, en iyi cerrahi işlem daima replasmandır.

Bütün yapay kapak replasmanı yapılmış hastalar, ender istisnalar hariç anticogüle edilmeli ve ilacın dozu muntazman aralıklarla takip edilip, ayarlanmalı ve hayati nedenler dışında hiçbir zaman ilaç kesilmemelidir.

Geçici olarak birkaç gün için ara verme haya ti zorunluluğu varsą, mümkünse mutlaka hastanın cerrahının veya
kardioloğunun haberi olmalı ve en kısa zamanda protrombin zamanına bakılarak tekrar ilaca başlanmalıdır.

Romatizmal kapak hastalıklarında açık kalp cerrahisi fevkalade başarılıdır. Hastanın hemodinamiği ve dolayısıyla kliniği büyük düzelme gösterir ve çok daha aktif bir yaşam sürmeye başlar. Ameliyat çok ağır hastalara bile iyi sonuç verebilmektedir.

Kalpte ameliyatla işlemlerinde gelişmeler, eskiden olan bazı dezavantajlarına rağmen extra-corporeal dolaşıma bağIı moralite ve morbidite son senelerde hemen hemen kalmamıştır. Bunun başlıca sebebi ise amprik ve bilimsel olarak ve tecrübelerle tahammül sınırlarının öğrenilmiş olması ve çok modern yeni pompaların kullanılmasıdır.

Kalpte ameliyatla iyileştirme ve gelişmeler;

Bu sistemle 1 dakika içinde 4-5 It. kan toplanmalı, Oksijen ile temas edeceği çok ince bir yüzey haline getirilmeli ve tekrar toplanarak belirli bir basınç altında organizmaya geri verilebilmelidir. Ve bu işlem cerrah kalp içindeki işini bitirip, kalbi kapatıncaya kadar en emniyetli bir şekilde devam edebilmelidir.

Cerrahın elleri,

Zamanla daha komplex (karışık) ve teknik yönden daha güç ameliyatlara geçildikçe, kalbi tamamen durdurarak çalışmanın avantajları ortaya çıkmaya başladı. Bu suretle kalbin içinde hiç kan olmayacağı gibi, gevşemiş ve istenildiği gibi manipüle edilebilen bir myokard üzerinde çalışmak, kalbin içini daha iyi görmek ve en iyi tamiri
yapmak, hem de daha kısa bir ekstra-korporeal dolaşım süresinde yapmak mümkün olabilecekti.

Kalbi durdurmak için birçok metotlar denenmiş ve kullanılmışsa da durum en iyi metot olarak kardioplejik (kalbi hemen durduran ve kalp adelelerini besleyen özel terkipli soğuk sıvılar) eriyiklerinin bulunması ve yaygın olarak kullanımasıyla sonuçlanmıştır.

Kalbi durdurmak,

Bugün kalp, bu eriyiklerin çok soğuk olarak ve direkt bir şekilde koronerlere verilmesiyle hemen durdurulabilmekte ve uzun süre devam eden açık kalp ameliyatlarında her 20-30 dakikada tekrarlanan bu eriyikler ve yüzeysel hipotermi kullanılmak suretiyle myokard kardiak arreste (durdurulmaya) ve anoksiye (oksijensizliğe) en iyi bir şekilde dayanabilmektedir.

Bu şartlar altında cerrah acele etmeye gerek duymadan, hareketsiz ve kansız kupkuru bir ortamda, patolojiyi en ince detaylarına kadar rahatlıkla inceleyerek, güç ve karışık kongenital anomaliler dahil olmak üzere hemen hemen düşünülebilecek bütün kalp ameliyatlarını huzurla ve güven içinde hastasına uygulayabilmektedir.

Her şey yaşam için,

Açık kalp cerrahisi bugünkü şartlarda, sisteme ve kalp, akciğer makinesine bağlı olarak emin ve tecrübeli ellerde hiçbir risk taşımamaktadır.

Mortalite ve morbidite (ölüm ve komplikasyonları) tamamen hastanın kendi taşıdığı şartlara, hastalığın derecesine ve beraber getirdiği komplikasyonlara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Kalp ameliyatlarında gelişmeler, ileri teknoloji plastiklerin kullanılması, silikonize cam materyal temin edilmesi, fevkalade bir şekilde cilalanmış paslanmaz çeliğin elde edilmesi v.s. gibi maddelere ilave olarak çalışmanın fizyoloji laboratuvarlarından, insan ameliyatına atlayabilmesi için, hemotoloji, kardiyoloji, anesteziyoloji ve postoperatif bakım ünitelerinin gerekli aşamalardan geçmesi gerekmiş-
tir.

İdeal kardio-pulmoner by-pass’ın vücuda, onun fizyolojik durumunu hiç değiştirmeyecek, aynen normal dolaşıma benzeyen bir tesiri olması icap eder. Halbuki extra-corporeal dolaşım, normal dolaşımı taklit etmek ve ona benzemekle beraber birçok bakımlardan geri kalır.

Yaradılış gibi olmuyor!

 

Gerçi doku hücresi için kanın kalp kası tarafından veya bir makineden pompalanmasının, oksijenin normal akciğerlerden veya bir gas-exchange sisteminden gelmesinin bir farkı yoktur. Fakat aşağıda sayacağımız birçok husus farklıdır:

Kalp ameliyatlarında gelişmeler;

a- Vena cavalar etrafına konan turnikeler bu iki sistemi tamamen ayırır. Ve iki cava sistemi arasında değişik basınç farkları husule gelir.

b- Kan akımı aortada kısmen veya tamamen terstir. Aortayı oblik (eğik veya dik terkeden branşlar, normalden daha az kan almış olurlar. (Bilhassa mesenterik arterler, kanülasyonun As. Aortadan yapılması bu sakıncayı ortadan kaldırmıştır.

C- Pompa, normal kalbin husule getirdiği nabzının aynen taklit edemez.

d- Kalp duvarlarından ve pulmoner yataktan kalkan birçok refleksler extra-corporeal dolaşım esnasında çalışmazlar.

e- Extra-corporeal sistem, kana damarlar dışında bir yatak temin eder. Bu yatak atmosferde olan teması dolayısıyla bakteriel kontaminasyona (infeksiyona) daha elverişlidir.

f-Vücut dışında kan irili-ufaklı değişik çaplı ve şekilli kap ve borulardan geçer ve dolayısıyla normal dolaşımın Laminer pattern’i (Laminar akış görünümü) kaybolur.

g- Isı düzenleyici (Termo regülatör) merkezler kontrollerini kaybederler.

h- Extra-Corporeal dolaşım anestezi altında mümkündür. Anestezinin regülasyon merkezleri üzerindeki tesiri de, bu sistemi normal dolaşımdan farklı bir hale sokabilir.

Kalp hastalıklarında ameliyat ile işlem, dünyadaki ilk açık kalp ameliyatı 2 Eylül 1952 tarihinde F John Lewis tarafından Minnesota Üniversitesi’nde uygulanmıştır.

Bu ameliyatta inflow oklüzyon (kalbe kan getiren damarlanın sıkıştırılıp kapatılmas) ve sistemik hipotermi (bütün vücudun dışarıdan buz tatbiki ile 5-6 derece soğutulması) kullanılarak sekondum tipi basit bir atrial septal defekt (kulakçıklar arası delik) kapatılmıştır.

Bypass ameliyatı, Hastane ile de onsuz da olmuyor!

Mevcut metotlarla kalp içindeki birçok komplex patolojileri düzeltmenin imkânsızlığını çok eskiden beri düşünen ve sabırla ve çok yoğun bir araştırmayla suni bir kalp-akciğer makinesi yapmaya ve klinikte uygulamaya çalışan Gibbon, nihayet 6 Mayıs 1953’te gayesine ulaşarak, extra korporeal dolaşım sistemi kullanarak dünyada yapılan ilk açık kalp ameliyatını gerçekleştirdi.

Bu metotta ana gaye her iki vena kavayı (kalbe kirli kan getiren 2 büyük damar) kanüle ederek kalbe dönen kanı dışarıdaki suni akciğere almak, orada oksljenledikten sonra suni kalp vasıtasıyla pompalayarak hastanın aortasına (bütün vücuda temiz kan taşıyan ana damar) geri vermektir, ilk önceleri açık kalp ameliyatları bu suretle içinden kan geçmeyen (sadece koroner sinüsten gelen küçük bir miktar hariç. Bu da asistan tarafından kolaylıkla aspire edilerek tekrar pompaya gönderilmektedir), uygun bir insizyonla açılmış bir kalp içinde fakat kalp çalışma
sına devam ederken, yani boş olarak atarken yapılmaktaydı.

Bypass ameliyatı, Yapay kalp ve ciğer!

Bu teknik 1954 ve 1955 yıllarında Minnesota Üniversitesi’nden Lillehei ve Mayo Kliniği’nden Kirklin tarafından geliştirilerek bol sayıda hastada kullanılmaya başlandı. Lillehei önceleri suni kalp-akclğer makinesi yerine hasta çocukların annesini “cross-circulation” le bir leştiriyor ve annenin kalp ve akciğerleri çocuk dolaşımını da üstlen-
diği bir sırada hasta kalbi açarak ameliyatlarını yapıyordu.

Kalp hastalıklarında ameliyat;

Fakat suni bir kalp-akciğer pompası kullanarak elde edilen extra korporeal dolaşım sisteminin üstünlükleri o kadar aşikâr idi ki “cross-circulation” ile başarılı sonuçlar almasına rağmen Lilehei hemen bu yeni metoda döndü ve diğer metodu terk etti.

Suni bir kalp-akciğer pompasının klinikte kullanılabilir hale gelmesi çok uzun zaman almış ve bunun için birçok değişik disiplinler deki teknolojinin gelişmesi gerekmiştir. Kısaca özetlemek gerekirse: Biyoloji ile ilgili tekniklerin ilerlemesi, Heparin-Protamin vasıtasıyla pıhtılaşma mekanizmasının kontrolü, özel plastik tüplerin bulunması bu yöntemin bugünlere gelmesinde önemli rol oynadı.

Açık kalp cerrahisi ve bypass ameliyatı!

Kalp Hastalıklarında Ameliyat Yöntemi | Kalp ile ilgili sorunlar her zaman cerrahi gerektirmez. Sağlık bazen yaşam tarzı değişiklikleri, ilaçlar veya cerrahi olmayan işlemler ile gelebilir. Örneğin, kateter ablasyon yönteminde kalbe enerji gönderilmiştir. Kalp dokusunda anormal elektrik sinyallerini ve titreşimleri önlemek gerekir. Bu anormalliği gidermek için kalp içinde küçük enerji izleri kullanılmaktadır.

Koroner anjiyoplasti, stentin daraltılmış veya tıkanmış koroner artere yerleştirildiği minimal invaziv bir işlemle gerçekleştirilmektedir.

Bununla birlikte, cerrahi bazı durumlarda uygulanabilmektedir. Bu durumlar genellikle kalp yetmezliği, kısmen veya tamamen plak birikimidir. Ayrıca koroner arter kan akışının bloke olması, hatalı kalp kapakçıkları bu kapsamdadır. Dilate veya hastalıklı majör kan damarları (aort gibi) ameliyat gerektirebilmektedir. Ve ayrıca anormal kalp ritimleri gibi sorunları gidermek için ameliyat uygulanabildiği durumlar vardır.

Kalp Hastalıklarında Ameliyat, “Açık kalp cerrahisi” veya bir diğer deyimle “direkt vizyon intra kardiak cerrahi” olmaktadır. Şimdilere kadar emeklemeye çalışan kalp cerrahisinde büyük aşamalar kaydedilmiştir. Aort cerrahisi uygulanması için “extra korporeal dolaşım” denilen bir sistem de uygulanabilmektedir.

Bypass ameliyatı, Kalp Hastalıklarında Ameliyat,

Bazı ameliyatlar sadece sistemik hipetermi kullanmak suretiyle de çok basittir. Ve kısa surede yapılabilecek bazı kalp içi ameliyatları arasındadır. Kansız bir ortamda ve direkt görüş altında kalp içi ameliyatlarını yapabilmektedir. Bunun için “extra korporeal dolaşım”, yani vücut dışı dolaşım sistemi kullanılması gerekebilmektedir.

Bu da ancak suni kalp akciğer pompası kullanılmakla mümkün olabilmektedir, Bu makine klinikte ilk defa 1953 yılında John H.Gibbon tarafından, 18 yıllık uzun ve yorucu araştırmalar sonucu kullanılmıştır.

Bugünkü klasikleşmiş ve son derece modernize edilerek büyük bir emniyetle kullanılan kalp-akciğer makineleri, Gibbon’un lik pompasındaki temel prensiplere dayanmaktadır.

Kalp hastalıklarında ameliyat!
Kalp hastalıklarında ameliyat!

Bypass ameliyatı, Kalbimiz makinelere emanet!

Kalp cerrahisinin daha önceki tarihine bir göz atalım. İlk kalp ameliyatları olarak anılan ameliyatlar nelerdir? Bunlar, 1938’deki Gross’un Patent Duktus Arteriozus, 1944’teki Crafoord’un Koarktasyon ve 1945’deki Blalock’i mavi çocuklardaki şant ameliyatlarıdır. Bunlar aslında birer damar ameliyatı olup kalbin kendisine bir müdahale söz konusu değildir.

1948 yılında Charles Bailey ve Dwight Harken tarafınctan Mitral Valvi üzerinde ve Russell Brock tarafından Pulmoner valve üzerinde gerçekleştirilen kommissurotomi (kapakların yapıştıkları yerden açılması ameliyatı) ameliyatlarda da yapılan işlem kapalı kalp ameliyatı dediğimiz ve cerrahın, kalbin içini görmeden parmak veya aletle, hissederek yaptığı ameliyatlardır.

Günümüzde ise kalp ameliyatları çok daha yüksek teknoloji ile daha güvenli ve daha güvenli yapılabilmektedir!

Related Articles

Adblock Detected

Merhaba. Sitemiz yoğun bir emeğin ürünüdür! Sitede dolaşmak için lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatın. Please Close The Ads Protector.