Güzellik ürünleri ve Tehlikeler! Yemediğiniz Kremi Cildinize Sürmeyin!
Güzellik ürünleri ve Tehlikeler! Yemediğiniz Kremi Cildinize Sürmeyin | Süslenme, hem kendine hem başkalarına güzel görünme insan soyunun doğasında bulunan bir dürtüdür. Ayrıca tarihin başlangıcından itibaren her cinsiyetten insanın uyguladığı veya uygulamaya çalıştığı mükemmeliyetçi bir olgudur. Bu nedenle tarihin yazıldığı zamanlardan itibaren, güzellik, kişisel hijyen ve kozmetik ürünlerinin kullanıldığı biliyoruz. Hatta Mısır papirüsleri gibi eski yazıtlarda yer aldığı, bilim adamlarınca bize anlatılıyor.
Eski Mısır’da bayanlar bazı doğal kaynaklardan üretilen kozmetikler kullanmışlar. Örneğin; göz süslemelerinde “kohl” adı verilen antimon mineralinden elde olunan preparatlarla kirpik ve kaşları koyulaştırmışlardır. Ayrıca içeriği kurşun sülfat olan boya ile üst göz kapaklarını siyah renge boyadılar. Ayrıca pudra taşı ile alt göz kapaklarını beyaza boyamışlardır. Bununla birlikte uygulama için fildişinden veya ağaçtan yapılmış aplikatörler kullanmışlardır.
Kleopatra, namı zamanımıza kadar gelen süslü ve güzel kadın örneğinin bir türüdür. Yakın eski zamanlarda, hayvan, balık, tohum ve bitkilerden elde olunan yağların güneşten korunmak amacıyla kullanıldığı biliniyor.
YEMEDİĞİN KREMİ VE KOZMETİĞİ CİLDİNE SÜRME!
Güzellik ürünleri, Kişisel hijyen ürünleri, Tehlikeler ve Doğal çözümler!
Romalılar, ceviz ağacından elde ettikleri öz ile saçlarını yıkadılar. Yüzlerini ve vücutlarını ise toksik civa ve kurşun mineralleri ile boyamışlardır.
Ayrıca bir söylentiye göre Romalılar’ın ömürlerinin kısa olması yaptıkları harplerden değildi. Aslında süslenmek amacıyla kullandıkları civa ve kursun içeren boyalar onların katili oldu. Ayrıca yine kurşundan mamul yemek takımları yüzünden de ölüyorlardı.
Günümüze gelince, vücudumuzun en duyarlı ve narin bölgelerinde kimyasallar kullanıyoruz. Yani kullandığımız ve uyguladığımız bir sürü kimyasal mevcut. Bunun yanında sabun, tuvalet kağıdı, diş macunu, kolonya, krem gibi ürünlerin çoğu test edilmiyor. Yani bir çok ürün, üreticilerin dışında daha başka güvenli bir kontrol mekanizması tarafından test olunmadığını biliyorsunuz umarım.
Günümüzde güzellik ürünleri!
Bilimsel gelişim ve ekonomik sebepler nedeniyle konuya hassas şekilde batının yaklaşmasını umardık. Yani ürünleri kontrol etmesi mantıken en yakın gelen ülkelerden ABD’de durumlar nasıl? Bu işlerle görevli olan FDA’nın tahminine göre ülkedeki 5.000 den fazla kozmetik distribütörü var. Ve sadece % 30’u ürünler nedeniyle ortaya çıkan sorunları rapor etmektedir.
Multi milyar dolar ticaret hacmine ulaşmış olan bir sanayi dalından bahsediyoruz. Amerika’da 1990 yılında kozmetik kullanımı nedeni ile 38.000 hastanelik vaka olmuştur. Bu rakamın içinde hastanelere gitmeyen ancak kozmetikler nedeniyle alerji, tahriş sorunları yaşayanlar da olmalı. Yani belki de on binlerce daha fazla vaka olduğunu tahmin edebiliyoruz.
Cilde ve deriye uygulanan preparatlar, cildin geçirgen özelliği nedeniyle doğrudan vücudumuza girer. Ayrıca kılcal damarlar vasıtasıyla kan dolaşım sistemine kolayca geçebilirler. Bunun yanında içerdikleri maddeler toksik ise bu toksik maddeleri en kestirme yoldan vücudumuza almış oluruz. Krem, pomat, losyon şeklinde uygulanan yüzlerce medikal ilaç olduğunu uygulamalarımızdan biliyoruz.
Yemediğin kremi cildine sürme!
Eğer derimiz ve cildimiz geçirgen olmasa idi tehlike bu kadar önemli olmazdı. Ancak kozmetik ürünlerin çoğu cildimiz tarafından, özellikle ciltte uzun süreli kalan “makyaj” gibi ürünlerin içinde bulunan kimyasal maddeler cildimizce emilir.
Bir araştırma çalışmasının gösterdiği üzere kozmetiklerde koruyucu olarak kullanılan “BHT (buthylated hydroxytoluen)”in % 13’ü cilt tarafından emilmiştir. Yani bu da bize göstermektedir ki cildimize sürdüğümüz her ürün cildimiz tarafından belirli ölçüde emilebilir ve bu emilen kimyasalların içinde kanserojen maddeler ve sinir sistemini etkileyen neurotoksin maddeler bulunabilir.
Araştırma raporlarına göre kozmetik sanayinde 3500’den fazla petrokimyasal esaslı, hayvansal esaslı, bitkisel esaslı ve mineral esaslı ham madde kullanılmaktadır.
Cilt Yolu İle Oluşabilecek Riskler, Alerji, Hassasiyet, Tahriş:
Tahriş, alerjik bir reaksiyon olmayıp ürünün kullanımından bir süre sonra ortaya çıkan belirtidir. Ayrıca ürünü kullanmadığınızda tekrarlamaz, alerji ve hassasiyet ise bağışıklık sistemi ile ilgilidir. Yani tipik olarak 24-48 saat sonra görülebilir ve ürün uygulaması devam ettikçe artan belirtiler gösterebilir.
Göz sulanması, cilt kızarıklığı, tahriş, alerji gibi rahatsızlıkların sebebi kozmetiklerin formülasyon içeriğindeki, kokular ve bozulmayı önleyici koruyucu maddelerdir.
Kokuların içeriğinde, “metilen klorid, toluen, metil etil keton, etilen glikol, benzil klorid” gibi değişik toksik kimyasallar bulunabilir. Bunun yanında bu binlerce kimyasaldan % 84’ünün insan üzerindeki toksik etkileri test olunmamıştır.
National Institute of Occupational Safety and Health’ın raporuna göre test olunan 3000 yakın kimyasalın yaklaşık 900 adedinin toksik olduğu bildirilmiştir. Yani solunum yetmezliği, alerjik reaksiyonlar, kimyasal hassasiyetler, sinir sistemi sorunları yaratabileceği belirtilmiş,
Kimyasal hijyen ve güzellik ürünleri!
EPA’nın 1991 yılındaki yayınına göre büyük bir bölümü “toluen” içeren kokular, astım ataklarının tetikleyicisi olduğu gibi astımın önemli oluşum nedenlerinin başında gelir.
Doğal kokulara baktığımızda hassasiyet ve tahriş yapmadığı söylenemez. Yani bergamot yağı, misk yağı, galbanum yağı gibi bazı doğal kokular da hassasiyet yaratır.
Ürünlerin doğal olduğunun ifadesi kokularında doğal olduğunu ifade etmez ve çoğu doğal kozmetikte bulunan koku maddeleri sentetiktir.
Moda mecmualarında reklamı yapılan bir çok tanınmış marka kozmetikte bulunan kokuların içeriği 600’den fazla değişik kimyasal maddenin karışımlarıdır. Aynı zamanda kokuların içinde bulunan bu kimyasalların %84’ünden fazlasının insan üzerindeki toksik etkilerini gösteren testlerin henüz yapılmadığı ifade olunmaktadır.
Esanslar Kokular Kimyasallar:
Bazı esanslar güneş ışığı etkisi ile ciltte hassasiyet yaratabilirler. Yani bunlara örnek olarak; bergamot yağı, kadife çiçeği yağı, kimyon yağı, limon yağı, sedef otu yağını sayabiliriz.
Bozulmayı önleyici maddeler (preservatives): kozmetiklerin bakterilerce bozulmasını önlemek amacıyla kullanılan maddelerin hepsi kimyasal koruyucular içerir. Ayrıca bunlardan çoğu alerjik ve tahriş edici olduğu gibi kanserojen ve neorotoksin olabilirler.
Sorbik asit, vitamin A, askorbik asit (vitamin C), potasyum sorbat, greyfurt tohumu özü, Tocopherol (vitamin E), içeren koruyucu maddeler güvenlidir.
Lanolin kendisi kanserojen değildir ve cilt için faydalı bir maddedir. Ancak ABD’de üretilen kozmetik sınıfı lanolinlerde yapılan testlerde bazılarında kanserojen böcek ilaçlarına rastlanmıştır.
Ne yapmalı! Kozmetik satın alırken uygulayabileceğiniz bazı püf noktaları:
– Alacağınız kozmetik ambalajını okuyun, en az madde adedi içereni seçin.
– Kullanma sırasında ağzını açık bırakıp bakteri oluşmasını önleyin.
– Sıcak ve güneş altında bırakmayın.
– Test yaparak sizin için alerjik olup olmadığına bakın.
Organik olarak isimlendirilen ürünlerin sahip oldukları Organik Sertifikaları bir güvence olarak algılanabilir.
Bazı üreticilerin, bal ve bitki ilaveleri ile doğal intibası yaratmaya çalışmaktadır. Bu doğal ürünleri etiketlerine yazdıklarını belirtmekte yarar vardır.
Güzellik ve kişisel hijyen ürünleri sizi sadece daha güzel yapmaz. Sağlığınızı da etkilerler. Bu sebeple öncelikle sağlığınıza zarar vermemesi gerektiğini unutmamalısınız.
