Tatlandırıcılar zararlı mı? Riskler Nedir, Nasıl Korunabiliriz?

Tatlandırıcılar zararlı mı? Riskler Nedir, Nasıl Korunabiliriz | Bir kahveye girip masaya oturduğunuzda ortadaki bir kabin içinde değişik renklerde minik poşetler görürsünüz. Bunlardan mavi olan aspartam, pembe olan sakarin, beyaz olan rafine beyaz şekerdir. Ve ayrıca kahverengi olan esmer şekerdir.

Tatlandırıcılar zararlı mı? Riskler Nedir, Nasıl Korunabiliriz?

Hayvanlar ile yapılan çalışmalar sonucunda “sakarin” in yumurtalık, idrar yolları, böbrekler, rahim, akciğer ve diğer organlarda kansere sebep olabileceği ifade edilmektedir. Bunun yanında Phenyalanine ve aspartik asit” doğal bir tatlandırıcı olmasına rağmen aspartamin, yüksek miktarda alınması halinde phenyalaninenin beyin için
toksik olabileceği ifade olunmaktadır.

Diğer taraftan, tatlandırıcıların beyinde kimyasal değişimlere neden olabilmektedir. Yani depresyon, baş ağrısı, bozuk ruh hali, uykusuzluk, yüksek kan basıncı, davranış bozuklukları gibi sorunlara sebep olabileceği öne sürülmektedir. Ayrıca suni tatlandırıcı içeren içecek maddelerinin iştah kontrol merkezinin düzensiz çalışmasına ve dolayısı ile daha fazla yiyecek tüketilmesine sebep olabilir. Böylece obeziteye neden olabileceği konusunda bilimsel yayınlar vardır.

Aspartam Kullanımı!

Aspartam kullanımı, doğum kusurlarına sebep olacağı nedeniyle bazı doktorlarca hamile kadınlara tavsiye olunmamaktadır.

Diyet içecekler, diyet yiyecekler, vitamin tabletleri, seker ve şekerlemeler, tatlılar gibi gün içinde tükettiğimiz bir çok üründe “aspartam” bulunabilir. Yani farkına varmadan aynı gün içinde yoğun miktarda aspartamı bir arada alarak sağlığımızı riske sokmamalıyız!

Özellikle çocuklar vücut ağırlıkları çok daha az olduğundan. Ve ayrıca bu tip ürünleri tüketmeye daha yatkın olduklarından daha fazla risk taşımaktadırlar.

Diğer Tatlandırıcılar!

Sucralose (splenta) da pazarda bulunan yeni tatlandırıcılar dan birisidir. Şekerden üretildiği söyleniyor. Bu doğrudur ancak burada bir grup doğal seker yerini klor ile değiştirmiştir. Yani çok yeni bir ürün olduğundan henüz yeteri kadar laboratuar çalışması ve veri mevcut değildir.

Yüksek seker içeren beslenme tarzının yanlış bir tarz olduğunu bilin. Ayrıca hastalıklara karşı bağışıklık sistemimizi zayıflattığı aşikardır. Bunun yanında diyabet, hipoglisemi, kalp hastalıkları, ülser, yüksek tansiyon sebebidir. Ayrıca obezite vs. gibi bir çok hastalıklara sebep olduğunu hatırımızdan çıkarmamalıyız. Buna ek olarak şeker, mısır şekeri, mısır şurubu, dekstroz, glikoz, glikoz şurubu vs. Bunlar gibi değişik bir çok isimle adlandırılan şekerin her cinsini diyetimizden çıkarmalıyız.

Gıda maddesi olarak seker, üretiminin başlangıcından itibaren toksik maddeler ile işlem görmektedir. Yani başlangıçta şeker pancarı üretiminde yoğun miktarda suni gübre ve böcek ilacı ile karşılaşır. Daha sonra doğal gaz alevleri ile karşılaşır ve kimyasal metotlarla beyazlatılmaktadır.

Ne yapmalıyız?

Her ne olursa olsun tatlı lezzetinde yiyecekleri yemek tercih olduğunda, kullanacağımız tatlandırıcıyı seçmek için 3 önemli noktayı bilmeliyiz.

a-Tat verici maddeler değişik tip seker içerebilirler, rafine beyaz seker sakaroz, diğerleri ise glikoz, fruktoz, maltoz, dekstroz yani sonu oz ile bitenler.

b- Kullanacağınız şekerin glisemik endeksinin yüksek mı alçak mi olduğunu bilmelisiniz. Glikoz 100 kabul edildiğinden 40’ın altındaki glisemik indeks kan şekerini daha az etkiler. Yani örneğin beyaz şekerin glisemik endeksi 75’dir.

c- Kullanacağınız tatlandırıcı rafine olunmamış, organik olarak yetiştirilmiş olmalıdır.

Hangisi iyi, hangisini kullanalım sorusuna verilebilecek en doğru cevap: hiçbiri olmalıdır.

Ancak maalesef “damak zevkiniz için size en az yararlı olanını seçin”. Bu cevap daha makul olacak sanıyoruz.